Şair ve düşünce adamı Sezai Karakoç
Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür A.Ş. bünyesinde faaliyetlerini sürdüren İbrahim Paşa Kültür Merkezi’ndeki “Hür Düşünce Mektebi” programında bu kez “İkinci Yeni” şiirinin uç beyi, mistik şiirin kıyas kabul etmez şairi, ünlü düşünür Sezai Karakoç konuşuldu.
Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür A.Ş. bünyesinde faaliyetlerini sürdüren İbrahim Paşa Kültür Merkezi’ndeki “Hür Düşünce Mektebi” programında bu kez “İkinci Yeni” şiirinin uç beyi, mistik şiirin kıyas kabul etmez şairi, ünlü düşünür Sezai Karakoç konuşuldu.
Şair-Yazar Metin Önal Mengüşoğlu’nun hazırlayıp sunduğu programda Karakoç’un hayatına ve eserlerine ilişkin tespitlerin yanı sıra ünlü şairin yaşantısının bilinmeyen yönlerine dikkat çekildi. 1933 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde doğan Sezai Karakoç’un, bütün öğrenimini parasız yatılı okuduğunu hatırlatan Mengüşoğlu, şairin Ortaokul yıllarında tanıdığı Büyük Doğu ve onun kurucusu Üstat Necip Fazıl ile beraber kendini aynı davanın savunucusu olarak bulduğunu ifade etti. Mengüşoğlu, Karakoç’un ortaya koyduğu bütün eserlerinde, şiirler de dâhil olmak üzere daima Doğu-Batı çatışması içerisinde Doğu’dan yana tavır koyarak azami ölçüde yerli bir düşünce dünyası kurduğuna vurgu yaptı. Mengüşoğlu “Karakoç, daha ilk gençlik şiirlerinde örneğin Cezayir’in Fransız sömürgesine karşı verdiği bağımsızlık savaşını gönülden destekleyerek, Batı emperyalizmine karşı ‘Cezayir’in Atları’, ‘Ötesini Söylemeyeceğim’ adlı uzun soluklu şiirler yazdı. Karakoç, bununla kalmadığı gibi ‘Hızırla Kırk Saat’, ‘Taha’nın Kitabı’ adlı şiir kitaplarında geleneğe dair özeleştirilerle beraber, Müslüman toplumların geleceğine dair ciddi önerilerde bulunmuştur” diye konuştu.
Karakoç’un birçok şiirinde Kur’an-ı Kerim ayet ve kıssalarına dayanarak destansı ve felsefi derinliği olan temalar işlediğini anlatan Mengüşoğlu, ünlü düşünürün siyasi hayatından kesitler de verdi. Türlü gazete köşe yazılarını kitaplaştırarak okurun karşısına çıkan Karakoç’un “ İslam’ın Dirilişi” adlı eserinin dönemin şartları içerisinde Türk Ceza Yasasına aykırı bulunarak toplatıldığını ve kendisinin de yargılandığına dikkat çekti.
İstikbal İslam’ındır…
Mengüşoğlu, “Karakoç, altmışlı yılların ortalarından itibaren muhtelif periyotlarda, zaman zaman aksamasına rağmen yine de uzun sayılabilecek bir dönem Diriliş Dergisi’ni çıkartmış ve adeta bir ‘Diriliş Ekolü’ meydana getirmiştir. Sezai Karakoç’a göre, Müslüman dünyanın bugünkü mağlup görünümü yirminci yüzyılın başından itibaren bir uyanış ve diriliş yaşamaya başlamıştır ve ‘istikbal İslam’ındır’ diyen yenilikçi bir ruhu yaymaya çalışmıştır” diye konuştu.
Eserleri ezbere okunan şair
Ünlü düşünürün edebi eserlerini de mercek altına alan Mengüşoğlu, düşün dünyasının ünlü ismimin kişisel hayatında sosyal bir kimliğe sahip olmadan, kamu hayatında pek görünmeden, yalnızca eserleriyle tanınmayı, bilinmeyi ve okunmayı arzulayarak kendi köşesinde yaşamayı tercih ettiğini söyledi. Mengüşoğlu, ”Duygusal ve derin felsefi içerik taşıyan kimi sevgi şiirleri, söz gelimi ‘Mona Roza’, dilden dile ezbere okunan Sezai Karakoç’un ‘Masal ve Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine’ adlı şiirleri ise hem duygusal, hem tematik hem de yer yer çarpıcı ve uyarıcı dizeleriyle birçok okuyucu tarafından ezberlenmiş ve okunmuştur. Bütün şiirleri ‘Gün Doğmadan’ adlı toplu bir şiir kitabında yayınlanmıştır. Düşünce eserleri ise ellinin üzerinde olan Sezai Karakoç, Fransızcadan çeviriler de yapmıştır” dedi.
Karakoç’un çok kısa süren Maliye Müfettişliği görevinden sonra günümüze kadar bütün ömrünü okuryazarlıkla geçirdiğini ifade eden Mengüşoğlu, şairin halen İstanbul’da Yüce Diriliş Partisi tabelası altında haftalık siyasal sosyal sohbetleriyle gençlere hitap ettiğini sözlerine ekledi.