- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 16 Haziran 2018, Cumartesi 3:06
İnegöl Lisesi’nde okudum. Lisemizin bandosu vardı, sonra sanat enstitüsü açıldı ve onlarda birkaç yıl sonra trompet takımı oluşturdular. Bursa Kız Lisesi Bandosu’nu bu okulda okuyan kız kardeşim vasıtasıyla tanıdım, kuruluşu hakkında bilgi sahibi oldum. Türkiye’de bir ilk olduğunu öğrendiğim Bursa Kız Lisesi Bandosu’nu sizlere tanıtmak isterim.
Önce Bandonun tarihçesine bakalım; Kız Lisesi’nin efsanevi müdürü Melahat Çakır’ın gayretleriyle müzik öğretmeni Ali Yavuz tarafından 1967 yılında kurulmuştur. Türkiye’nin tek kız bando takımı olarak büyük bir ses getirmiştir. Ali Bey emekli olunca ve yerine tayin gecikince kısa bir süre dışarıdan gelen bir öğretmen bandoyu çalıştırır.
1975 yılında Mehmet Şenol’un lisede müzik öğretmenliğine başlaması ile bando yeniden canlanmıştır. Bursa Kız Öğretmen Okulu 1979 yılında kapatılınca okulda bulunan 20 nefesli enstrüman, 20 trampet ve 20 boru takımı okula kazandırılmış ve bando daha da büyütülmüştür.
Kız Lisesi Bandosu yetmişli ve seksenli yıllarda katıldığı tüm etkinliklerde ilgi odağı olmayı sürdürmüştü. Bayramlarda tören bandosu görevini üstlenirdi. Kız Lisesi Bandosu çalarken okullar resmigeçit yapardı.
Kız Lisesi Bandosu’nu Refia Peker (Aydın)’den dinleyelim.
“Türkiye’de her dönem tek kız bandosuydu. Kız okullarında bando vardı ama onlar sadece boru ve trompet takımından oluşuyordu. Çoğu okulun bandosu bugün de aynıdır.
Kız lisesinin bandosu ise boru, trompetin yanısıra tüm bando aletlerinin bulunduğu esas bando bölümüne de sahipti. Müzik öğretmeni Mehmet Şenol bey yeteneklerimize göre seçerdi. Biz gönüllü olurduk ya da müzik dersi esnasında öğretmenimiz seçerdi. Kısacası bandoya girmek çok kolay değildi. Ben bandoda alto saksafon çalardım.
Haftanın Salı ve Perşembe günleri çalışma yapardık. Öğretmenimiz bizi o kadar güzel eğitmişti ki herhangi bir alet yanlış nota bastığında hepimizin başı o tarafa çevrilirdi. Sesleri çok iyi tanıyorduk, kulağımız hiç bir yanlış notayı kaçırmıyordu. Öğretmenimiz bize çalacağımız parçanın notalarını verir, biz de onları kendi müzik aletimizin yapısına uygun notalara çevirir ve çalışmalarına başlardık. Tören tarihine yakın tarihlerde biz esas bandoya borazan ve trompet takımı eşlik ederdi. Hem müzikte uyum hem de yürüyüşte uyum çalışmaları yapılırdı.
Bursa’da bayram törenleri Heykel Caddesi veya Atatürk Stadyumu’nda yapılırdı. Cumhuriyet Bayramı ve 23 Nisan Ulusal Çoçuk bayramları Heykel’de, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı statta yapılırdı. Heykel’de yapılan bayram törenlerinin provalarında, tören komutanı ve yardımcıları tarafından bulunacağımız yer önceden belirlenirdi. Biz törenin ilk bandosuyduk. Şehir Bandosu’ndan sonra tören alanına ilk biz çıkardık. Onun için okulumuz diğer okulların daima en önündeydi. Şehir bandosu çalar ve bir kenara çekilir, okullar geçene kadar çalardı. Ama geçen okulun bandosu varsa çalmazdı. Bazen şehir bandosu kendi yürüyüşünü bitirdikten sonra çalmazdı, o zaman tören bandosu biz olurduk ve tören bitimine kadar bu görevi biz yapardık. Bu daha çok statta veya ağaç bayramında olurdu.
Heykele kapalı tribün konur, protokol orada otururdu. Törene katılacak okulların ucu Altıparmak Caddesi’ne kadar uzanırdı.
Okullarda bayrama çıkacak çocuklar önceden belirlenirdi. Ve kıyafetleri yıkanıp, ütülenirdi. 23 Nisan Bayramında ise okulların ilk ve orta bölümleri çeşitli temaların olduğu orjinal kıyafetler hazırlarlardı. Folklor ekipleri ve yavrukurt takımları olurdu. Bu temalı kıyafetler ve gösteriler bayramlara çok güzel tat verirdi. Heykel’de okullar kendine sıra geldiğinde hazırlanır ve yürüyüşe geçerdi. Heykelin önündeki kapalı tribüne selam verilir ve oradakiler de bizi selamlardı. Sonra Setbaşı istikametine veya İnönü Caddesi istikametine doğru yürüyerek bayram yürüyüşü tamamlanırdı. 23 Nisan Çocuk Bayramı ve çocukların gösterileri, giyilen kıyafetler, ben çok büyük bir arıyı – kozayı hatırlıyorum…Bayrama renk katar ve şehir halkına güzel dakika ve saatler geçirtirdi. Caddenin iki yanı, evlerin pencere ve balkonları bayramı seyretmek isteyenlerce doldurulur, ellerindeki küçük bayraklar hep sallanır, geçen öğrenci grupları alkışlanırdı. Evlerden bayramı seyretmek için erken çıkılırdı ki güzel bir yer ayarlansın ve çoçuklar bayram geçidini güzel seyredebilsinler diye. Bayramı seyretmeye gelen kişilerde giyim kuşamlarına özen gösterirdi.
Milli bayramlar herkesin katılımıyla ve büyük bir çoşkuyla kutlanırdı. Şehrin fotoğrafçıları bizim fotoğraflarımızı çeker ve küçüçük bölümlerle hazırlardı. Bizlerde bayram sonrasında bu kapılarına astıkları fotoğraf kartonlarında kendimizi bulmaya çalışırdık ve beğendiklerimizi, yaptırmak istediklerimizin numarısını söyler, not aldırır, bir hafta veya on gün sonra o günün anılarına kavuşurduk.
Tören yerine bayram başlamadan önce ve bayram bittikten sonra yani okuldan çıkış ve dönüşlerde biz bando olarak marşlarımızı çala çala gider, yürüyüş bölümü de büyük bir disiplinle arkamızda bize eşlik ederek yürürlerdi. Yani geliş ve gidişlerimizdede büyük bir çoşku vardı. Bu çoşku 19 Mayıs Gençlik Bayramı’nda da başka türlüydü. Çünkü bu bayram statta yapılırdı. Bu kez lise grupları çeşitli gösteriler, bunlara uygun kıyafetlerle hazırlarlardı.
Biz bando ekibi marşlarımızı çalarak stada kadar yürürdük. Burada da şehrin bandosundan sonra okul olarak biz çalar ve kapalı tribüne selam verirdik. Çoğu bayramda selamdan sonra bir kenara çekilir, sadece kendi okulumuza değil bando takımı olmayan diğer okullara da eşlik ederdik.
Kıyafetlerimiz lacivert ceket, beyaz etek ve şapkaydı ama şapka çok kullanılmadı. Bando takımımız bayramlar dışında Cuma günü bayrak töreninde, şehirdeki halk eğitim kurslarının, ilkokulların açılışlarına, milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı şehrimizde katıldığı törenlere de katılır, tören bandosu olurdu. Öğretmenimiz Mehmet Şenol bu konuda çok becerikli ve çok titizdi. Bandomuzu önce Ali Yavuz isimli müzik öğretmeni kurmuş, o emekliye ayrılmasından sonra devam etmedi. Müzik öğretmenimiz Mehmet Şenol’un okulumuza gelmesiyle tekrar canlandı. Müzik aletleri kontrol edildi, eksikler alınarak tamamlandı. Kıyafetlerimiz diktirildi, törenler için hazırlandık.
40’ar kişilik üç gruptuk. 40 kişi boru, 40 kişi trompet, 40 kişi de esas bandoydu. Mehmet Şenol öğretmenimiz sayesinde okul bandomuz dönemin yıldızıydı, şehir ve askeri bandonun çaldığı her şeyi çalabiliyor ve törenlerin bandosu oluyorduk. Boru takımının ve bandonun majörü ayrıydı, bir de bütün takımın majörü oluyordu. Biz bayrama çıktığımızda tüm Bursa halkının ilgisini çekiyorduk.
Okulda da bu takımda yer almak büyük bir prestijdi. Ben orta üçten itibaren dört yıl alto saksafon çalarak bu güzelliğin bir parçası oldum ve hep övünç duydum. Aslında bandoya lise birden alınırdı, ama benim boyumun çok uzun olması, kulağımın iyi olması ve yetenekli olmam öğretmenimizi razı etmişti.
Okulumun bandosu her yıl ağaç bayramının da bandosu olurdu. Her yıl bu Pazar biz erkenden müzik odasında toplanır, kıyafetlerimizi giyer ve törende çalınacak parçaları öğretmenlerimiz veya özel çalıştırıcılar bizi eğitirdi. Böylece bizler her alanda kendimizi gösterebilme şansına sahiptik. Okulumuzun Müdiresi Melahat Hanım sadece öğrencilere değil öğretmenlere karşı da çok disiplinliydi ve öğretmenlerimizde ondan çekinirlerdi.
O yıllarda diğer okullarda siyasi olaylar olmasına rağmen müdiremiz sayesinde bizim okulda hiç bir olay olmadı ve bizler bölünmedik. Mutlaka siyasi fikrimiz olmuştur ama bunu eyleme dönüştürmedik. Biz yatılı öğrencilerle birebir ilgilenmiştir ve ben şanslı kişilerdendim. Gidip ona sarılır, omzuna yatardım, yanaklarından öperdim. Anne sıcaklığı ve sevgisini yatılı bir öğrenci olarak gidermeye çalışırdım. Dertleşirdik, sıkıntılarımı anlatırdım. Sadece biz öğrenci, öğretmenler değil veliler de çok çekinirdi kendisinden. Onun çocukları bizdik ve bizi herşeyden korumaya, kollamaya çalışır, bizlerin kendine güvenen, donanımlı, elinden her iş gelen bireyler olarak yetişmemizi sağlamaya çalışırdılar, öyle de olmuştur. Yaptığımız her işin en iyisini, dürüstçe yapmamız, iyi kişilikli, özgüvenli, yalansız, riyasız, ayakları üzerinde durabilen kişiler olmamızda büyük payı vardır. Kendisinin biyolojik çoçuğu yoktu belki ama Allah ona yüzlercesini armağan etti. 15 Mayıs 2014 Perşembe günü vefat etti, geride yüzlerce kendinden emin, iyi meslek sahibi, yaptığı işin en güzelini, iyisini yapmaya çalışan, elinden her iş gelen, iyi arkadaş, iyi eş, iyi anne, iyi komşu, kısaca iyi vatandaş olan yüzlerce kızını bırakarak… Mekanı cennet olsun inşallah. Üzerimizde hakkı ve emeği çoktu”.
Yıllar geçse, okulun ismi değişse de Bursa’nın bir simgesi haline gelen bandonun gelecek nesillere taşınması dileriz.
https://www.belgeseltarih.com/bursa-kiz-lisesi-bandosu/
MAKALEYE YORUM YAZIN
-
17.05.2020 Mezarında bile rahat bırakılmayan Şehzade Cem Sultan
-
09.05.2020 Lodos estiğinde uçaklar Bursa'ya inemezdi
-
09.05.2020 Bursa Basınından Uçan Daire Haberleri
-
18.04.2020 Bursa'nın Dağ Yöresinde Sinema
-
18.04.2020 Bir zamanlar Bursa'da deve güreşi de yapıldı
-
17.04.2020 Kültürpark'taki boa yılanları nasıl öldü?
-
17.04.2020 Bursa'da fil cinayeti! Arşivden yansıyanlar…
-
17.04.2020 Antik Çağlardan Günümüze Gelen Bir Kavim: Sahalar
-
10.04.2020 Yerel Basın Arşivi: Bursa defineleri nerelerde çıktı?
-
05.04.2020 Şeyh Bedrettin Vakası öncesi Rumeli'ne sürülen dini gruplar
-
05.04.2020 Bursa'ya sürgün edilen şeyhülislamlar
-
05.04.2020 Bursa'da medfun mollalar
-
27.02.2020 Pazırık Halısı ve Kurganı
-
27.02.2020 Tirilye Sinemaları
-
27.02.2020 Bursa'da Havayolu Taşımacılığı, Uçak Kazaları ve Anılar
-
27.02.2020 İnegöl'de müderrislik yapan mollalar
-
02.11.2019 Bir Mübadele Öyküsü: Langaza'dan Çeşnigir Köyü'ne
-
20.10.2019 Kızılbaş ayrımı Bursa'da başladı: Kızıl börk-Ak börk ayrılığı
-
20.10.2019 Nostalji… İnegöl Sinemaları…
-
06.08.2019 Kurşunlu sinemaları ve Kurşunlu'da bir gezinti
-
14.07.2019 Osmanlı Devletinin Kuruluşu: Aşiretten mi Yoksa Uç Beyliği mi?
-
10.07.2019 Bursa'da çekilen filmler
-
02.07.2019 Fergana
-
30.05.2019 Philips demek Eindhoven demek
-
29.05.2019 Utrecht'te Runik Yazı
-
28.05.2019 Bir Hollanda gezisi ve Rembrandt
-
28.05.2019 Bu dünyadan Hadi Türkmen geçti
-
28.05.2019 Mustafakemalpaşa'da Çekilen Filmler
-
25.05.2019 Kızılderililer ve Ön Türkler
-
17.05.2019 Osmanlı ve Teşkilatı Mahsusa'nın Müttefiki Küçük Han
-
27.04.2019 Keles Sinemaları (Nostalji)
-
14.04.2019 Memlûkler
-
14.04.2019 Osmanlı tahtına göz diken Giraylar
-
07.04.2019 Semerkand'dan Kastamonu'ya Astronom Şirvani
-
24.03.2019 Fransız tarihçilerin gözünden Osmanlılar'ın Mısır'ı fethi
-
24.03.2019 Bursa Orhangazi Sinemaları
-
16.03.2019 İznik Sinemaları ve Anılar
-
15.03.2019 Yenişehir, Anılar ve Sinemaları
-
13.03.2019 Osmanlı'da Nüfus Sorunu Üzerine
-
13.03.2019 Şeyh Bedrettin (1358/59 – 1416)
-
13.03.2019 93 Harbi (1877-1878) Öncesi Anadolu
-
09.03.2019 Unutturulan Cihangir Osmanlı Padişahı
-
09.03.2019 Halide Edip'in romanı… Mustafa Kemal Paşa ve "Vurun Kahpeye"
-
06.03.2019 Tankut Sözeri – Hayatı… Eserleri…
-
27.01.2019 Bursa Geçit'te Bir Sinema
-
05.01.2019 Padişah II. Mahmut Dönemine Farklı Bir Bakış
-
01.01.2019 Anadolu'dan Semerkand'a, Semerkand'dan Anadolu'ya bilime yolculuk
-
30.12.2018 Runik Yazıyı Okuyan Adam: Kazım Mirşan
-
30.12.2018 Meclis-i Mebusan'da bir oturum ve Ahmet Vefik Paşa
-
19.12.2018 Hüsnü Züber – "Yaşarken mezar taşını yaptıran adam!"
-
14.12.2018 Leon Cahun'a göre Avrupa'da Ön-Türk izleri
-
09.12.2018 Osmanlı'nın son Mekke Şerifi Ali Haydar Paşa, Fahrettin Paşa ve Medine Müdafaası
-
09.12.2018 Anna Komnena zamanında Balkanlarda Türkler
-
25.11.2018 Keles-Taşkent Hattı
-
25.11.2018 Malta Sürgünleri
-
25.11.2018 Malta'ya sürülmeden Samsun'a
-
18.11.2018 Sinema işletmecisi Bahri Akkuşoğlu'nun gözünden Bursa'da sinema dünyası
-
18.11.2018 Katip Çelebi'nin izinden giden Bursalı müellif Mehmet Tahir Efendi
-
18.11.2018 Bursa'da Medfun Sadrazamlar ve Vezirler
-
13.10.2018 Kurtuluş Savaşı ve Demirkapı Köyü
-
13.10.2018 Rydakos Çayı'ndan İskele Mahallesi'ne Kocasu'nun yolculuğu
-
13.10.2018 Güllüce Köyü, Mustafakemalpaşa ve Anılar
-
12.10.2018 Yeniçeriler ve yeniçeri isyanlarına farklı bir bakış
-
25.09.2018 Bursa'da nostaljik bir gezinti
-
25.09.2018 Doğu Anadolu'da Kurulan Şuralar
-
25.09.2018 Emperyalizmin Tarih Anlayışı
-
26.08.2018 Batı Anadolu Halkı, İonlar
-
21.08.2018 Bursa'da son ipek filatürcü
-
21.08.2018 İngilizlerle ayrı bir barış antlaşması yapmak istiyordu, ölü bulundu
-
21.08.2018 Güvem Köyü'nden bir mucit
-
21.08.2018 "Herkes Geldi Ama Zuhram Gelmedi"
-
20.08.2018 Meyhane Kültürü – Bursa'da Meyhaneler
-
13.08.2018 Semerkant Rasathaneleri ve Medreseleri
-
24.07.2018 Kor Paşa, Çadır Yıkan Paşa, Bursa'yı Ayağa Kaldıran Paşa
-
24.07.2018 Yıldırım'ın ve Timur'un şairi Ahmedi
-
24.07.2018 TOY – Özbek Düğünü
-
15.07.2018 Bursa'nın Bayram Yeri: Pınarbaşı
-
15.07.2018 Enver Paşa'nın gerçekleşmeyen hayali: Resne'ye dönüş
-
15.07.2018 Tarih Yazımının Değişimi: 19. Yüzyıl
-
08.07.2018 Hemşinlilerin Kökeni… Doğu Ülkeleri Tarihinin Altın Çağı
-
08.07.2018 Kafkas arkeolojisi üzerine
-
08.07.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi'nin Türbesi Nasıl Yapıldı
-
08.07.2018 Türkiye'de Panayır Kültürü
-
08.07.2018 Bursa'da Gizli Nikah ve Sinemacı Bahri Eşiyok'un Gözünden Bursa Sinemaları
-
24.06.2018 Çerkeslerde Düğün-Yemek-Giysi Kültürü
-
24.06.2018 Binek taşları ve Bursa'daki son binek taşı
-
24.06.2018 Cumhuriyet ekonomisi başlarken
-
22.06.2018 Yeni komedi türü: Tarih kitaplarındaki çeviri hataları
-
19.06.2018 İpek Yolu Devletleri ve İpek Savaşları
-
17.06.2018 Kafkasya'dan İspanya'ya, Anadolu'dan Orta Doğu'ya dolmenler
-
17.06.2018 Evliya Çelebi'den günümüze Bursa'nın kıraathaneleri ve kahve kültürü
-
16.06.2018 Osmanlı'nın kuruluş yıllarında Bursa'da sağlık
-
16.06.2018 2. Dünya Savaşı'ndan hüzünlü bir öykü: Kravat
-
16.06.2018 Kapalıçarşı yangınından sonra Yorgancılar Çarşısı nasıl açıldı
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Korosu
-
08.06.2018 İnegöl'de çekilen filmler
-
05.06.2018 Bizans ve Bursa İpekçiliği
-
05.06.2018 1.Dünya Savaşı'nda Batı Trakya
-
31.05.2018 İnegöl'de nostaljik bir gezinti ve Kent Müzesi
-
31.05.2018 Gemlik'in sinema geçmişine dair anekdotlar
-
23.05.2018 Misi Etnografya Evi
-
23.05.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi ve Kazım Baykal
-
16.05.2018 Bursalı Osmanlı tarihçisi Neşri
-
16.05.2018 Türkiye ve Dünyada Çerkes Diasporası
-
16.05.2018 Bursalı Tahir Bey ve Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey'in gözünden Karagöz ve Hacivat
-
08.05.2018 Kafkasya'dan Anadolu'ya: Zekeriya Efendi
-
08.05.2018 Bursa'dan Tamgalısay'a yolculuk notları
-
15.04.2018 Teşkilat-ı Mahsusa ve Türkistan
-
14.04.2018 Bulgar-Yunan çetelerine karşı… Son Osmanlı akıncıları
-
14.04.2018 Mary A. Walker'ın Bursa anıları ve Karadeniz boyundaki son Oğuz devleti
-
14.04.2018 Bursa'dan Kırım tahtına: İslam Giray Han
-
14.04.2018 Çerkes ve Gürcü köle ticaretinin yasaklanışı (1845-1855)
-
07.04.2018 Anadolu'da ‘Erken' Hurri Kültürü
-
07.04.2018 Ermeni tehciri üzerine
-
06.04.2018 Kuşçubaşı Hacı Selim Sami Bey (1877-1927)
-
05.04.2018 Onlar yaşarken efsaneydiler
-
04.04.2018 Adıgelerde Nart Efsaneleri
-
04.04.2018 Semerkant'tan Anadolu'ya
-
04.04.2018 Nexhaylar'ın kızı
-
04.04.2018 Kıpçak Ermeniler
-
03.04.2018 Vubıhlar / Ubıhlar
-
03.04.2018 Muy Mübarek
-
02.04.2018 18.Yüzyıl sonu Osmanlı-Kafkas ilişkileri ve Ferah Ali Paşa
-
02.04.2018 Yitirdiğimiz Osmanlı Kenti: Bursa
-
02.04.2018 Kurtuluş Savaşı'nda Batı Trakya'da Kuva-yı Milliye
-
30.03.2018 Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti (1917-1920)
-
30.03.2018 Kırım Hanları ve Çerkesler
-
30.03.2018 II. Beyazit döneminde Kafkasya
-
27.03.2018 Üçüncü Batı Trakya İdaresi
-
27.03.2018 Yeşim Taşı
-
27.03.2018 Boğanın boynuzları – Sümerler – "Tarih Türklerle Başlar"
-
26.03.2018 Bursa'da özel radyoculuğun öncülerinden Mehmet Önür-Cemal Elmas
-
26.03.2018 İkinci Batı Trakya Devleti
-
25.03.2018 Ürdün'den Bursa'ya Kafkas tarihçisi Mahmut Bi
-
25.03.2018 İstiklal mahkemelerinde "İzmir Suikasti" davası
-
25.03.2018 Harf Devrimi ve Millet Mektepleri
-
24.03.2018 Anadolu'ya yerleştirilen Kumanlar (Manavlar)
-
25.03.2017 Hükümet-i Muvakkate / Rodop Geçici İdaresi
-
16.03.2017 Harp tarihçilerimiz ve Bursalı Mehmet Nihat Bey (1886-1928)
-
22.05.2016 Denize atılan çiçekler: Kafkas sürgününe anma
-
03.04.2016 Özbekistan… Tarihini koruyamayan kent: Hokant…
-
26.03.2016 Ermeni Tehciri
-
25.03.2015 Eski Zağra Müftüsü'nün gözünden 93 Harbi