- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 19 Aralık 2018, Çarşamba 3:12
2015 yılında ilginç bir insanı kaybettik. Emekli yarbay ve Harita Mühendisi Hüznü Züber, 14 Ocak 2015 Çarşamba günü tedavi olduğu bir hastanede vefat etti. Cenazesi vasiyeti üzerine bekletilmeden askeri bir törenle defnedildi. Vefat haberini duyan sevdikleri cenazesine koştu. Önceden yaptırdığı mezarına defnedildi.
Vefat haberini duyunca vefatından birkaç yıl önce onunla beraber mermerciye gidişimizi hatırladım. BUSKİ’de Bursa Büyükşehir’in basın bürosundaki arkadaşlarımı ziyaret etmeye gitmiştim. Orada karşılaştık. “İşin yoksa benimle gel, beraber gidelim” dedi. Beraber bir taksiye gittik ve Hamitler mezarlığına yakın bir yerdeki mermercilerin olduğu yerde indik. Bana, “Mezarımı aldım, onun mermerlerini yaptıracağım” dedi. Daha önce konuştuğu mermerci ona fiyat verdi, “Düşünüp seni arayacağım” dedi. Sonra, beraber BUSKİ’ye geldik. Bana, “Kimsem yok, şimdiden yatacağım yeri aldım, mermerini de döşeteceğim” dedi. Ben de kendisine uzun ömür diledim.
Hüsnü Züber, 1930 yılında İstanbul Üsküdar’da doğdu. İlkokul ve ortaokulu burada okudu. Daha sonra Haydarpaşa Lisesi’ne giden Züber, buradan harp okuluna gitti. Harp okulunu bitiren Hüznü Züber, iilk kez İstanbul’dan ayrılır.
Züber,haritacılık görevi için Anadolu’yu dolaşır. Gezdiği ve konuk olduğu köylerde kullanılan tahta eşyalar ilgisini çeker ve toplamaya başlar. İlk sergisinde 15 tahta tabak ve kaşık bulunurken zamanla 450 parça tahta eşya ve 600 Türk motiflerinden oluşan bir koleksiyonun sahibi olur.
İstanbul Kültür Festivali, İzmir Erternasyonal Fuarı ve Münih Uluslar arası El Sanatları gibi uluslarası etkinliklerde yer alır. Ayrıca Amman (Ürdün), Newcastle (İngiltere),Köln, Hannover, Frankfurt (Almanya) ve Newyork (ABD) gibi kentlerde 60 sergi açar.
Derlediği “TÜRK Süsleme Sanatı” adlı kitabı 1971-1972 yıllarında Türk İş Bankası Kültür yayınları tarafından iki kez basıldı.
Bana,
1990 yılında yolu Bursa’ya düştü. Muradiye’de Padişah II. Murat’ın 1425-1426 yıllarında yaptırdığı Muradiye Camii ile medrese, hamam ve türbelerinden oluşan Muradiye Külliyesi içerisinde, hamamın yanından hemen arkaya dönüldüğünde düz ve yuvarlak çıkmaları ile dikkati çeken, sokağa taşmış 19. y.y. Bursa’sından kalan sivil mimarlık örneği bu tipik Osmanlı evini uzun araştırmalardan sonra bulur.
Ev dar bir sokaktaydı. Ön cephesi caddeye bakıyordu. Üst kata çıkıldığında, Hayat denilen açık sofanın ovaya bakan geniş cephesinden Muradiye Külliyesi ve iki oda arasındaki Eyvan’ın üst pencerelerinde de yemyeşil Uludağ etekleri görülüyor.
“Bazı kurnazlar önde bir inşaat yapıp, ön görünümü kapatıyorlardı, çok mücadele ettim ve önledim.” Eve yaklaşırken göze ilk çarpan, sokağa ve bahçeye iki yönlü çıkma yapmış Baş Oda’yı taşıyan köşe eliböğründe de oyma ibrik motifi bulunuyordu. Pirinç tokmaklı, iki kanatlı geniş ahşap kapıdan taşlığa girilir. Sol kanatta eski Türkçe ile evin ilk numarası olan “17” yazılıdır.
Alt kat kışlık odada ise, Hüsnü Züber’in tümünü Anadolu’dan derlediği ve bir başka müzede benzeri bulunmayan boyalı – boyasız ağaç yemek ve oyun kaşıkları bulunuyordu.
Osmanlı döneminde devlet misafirhanesi olarak kullanılmış, daha sonra Rus Konsolosluğu olarak kullanılan bu binayı 1877 Yılında Üsküp (eski Yugoslavya)’den gelip Bursa’ya yerleşen Seyid Kâhya evi satın almış. Onun ve mirasçılarının ölümlerinden sonra hiçbir miras ilişkisi olmayan kişilerce 14 yıl hoyratça kullanılmış.
Daha sonra yanındaki binayı alarak restore ettirdi. Burayı Ağaç ve kaşık müzesi yaptı. Bursa’nın ilk özel müzesi Hüsnü Züber tarafından açılmış oldu. Özgeçmişinde “Ressam, dağlamacı, folklor araştırmacısı, yazar ve müzeci” yazmaktadır. Yurtiçi ve dışında 130 sergi açmıştı. Avusturya’da açılan bir sergiye gönderdiği 175 parça eserinden 145 kaşığı kaybolmuştu, bunu hiçbir zaman unutmadı.Kendisiyle sohbet ederken Hüsnü Bey’in satan aileden önceki sahibi olan aile gelmişti. Hüsnü Bey’den izin isteyip evi yirmili yaşlardaki torunlarına gezdirdiler.
“35 yıllık deneme ve çalışmamın ürünü olan 450 parça Türk ağaç eşyası üzerindeki 600 Türk motifinden oluşturduğum koleksiyonumu, gelecek kuşaklara bir arada sunmak amacıyla bu harap halinden alıp, 4 yıl süren titiz bir restorasyondan sonra 27 Aralık 1992’de Hüsnü Züber Evi adıyla kapısını turizme açtım ve 1994 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne bağışladım.
Yurtiçi ve Yurtdışında 55 kez sergilediğim bu ‘Pyrogravure’ Yakma – Dağlama çalışmalarım beni ben yaptı. Bunlar benim çocuklarımdı artık, evet beni ben yapan çocuklarım. Her ana – baba gibi onlara bir ev almam gerekiyordu. Ülkemizdeki 52 müzeye giderek derlediğim motifler ve tüm illerden satın aldığım eşyalar ancak bir Osmanlı evine yakışırdı elbet. İşte bu nedenle Bursa’yı seçtim.
Bu satırlar kendi hazırladığı ve müzesine gelen ziyaretçilere verdiği broşürden alınma.“Broşürdeki her satırı için günlerce düşündüm” demişti.
“Ev harabe gibiydi, İşgal altındaydı. Alıp, bu hale getirinceye kadar çok uğraştım”.İlk tanıştığımızda bana evi gezdirirken bunları demişti.
Müze için Özbekistan’da müzesi için kaşık aramıştım, bulduğum birkaç kaşığı alıp getirmiştim. Kendisiyle kaşıkçılık ve tahta eşyalar üzerinde sohbet ederdik. Rahmetli annem Mustafakemalpaşa’nın orman köyü olan Güvem köyündendi. Tahta eşyalarla büyümüştük. Tahta kaşıklar yemek yemiştim. Kahve soğutmak için dağlamayla yapılmış kahve çekirdeği soğutucusunu yıllarca kullanmıştık. Annemin amcası tahtadan eşyalar yapıp satarken işi daha da büyütüp Mustafakemalpaşa’da bir imalathane açmıştı.
Orman köyleri yaptıkları kaşık ve diğer tahta araçları satarlardı. Madeni eşya ve plastikler yayıldıkça tahta eşyaların yapımı azaldı. “Günümüzde en güzel ham kaşıklar Antalya-Akseki’de yapılıyor demişti.
Taraklı, İvrindi, Bademli köyünde (Konya) süs ve yemek kaşıkları yapılıyor.Çan ve Tavşanlı’da yapılan kaşıklar boyanır. Bademli köyünde (Konya) yapılan kaşıklar boyandıktan sonra yemek ve süsü kaşığı haline getirilir” diye anlatmıştı. Bu kaşıklara “Konya kaşığı” denilirmiş.
Osmanlı döneminde yapılan kaşıklar çok süslü kaşıklar yaparlarmış. İstanbullu kaşık ustaları kaşıklarının saplarını çiçek, kuş motifleri yapar ve şiirlerden mısralar yazarlarmış.
Kaşık konusunda yaklaşık bin sayfalık bir çalışması olduğundan bahsetmişti. Sanırım ilgilenen olmadı. Belediyenin atadığı müze görevlisi gençleri bu konuda yeteneksiz buluyordu. Bu yüzden belediyedeki görevlileri rahatsız (!) ediyordu. Ölünce kurtuldular. Bana birkaç kez “Bazen belediyeye bağışladığıma pişman oluyorum” demişti. Evin geniş sayılacak bir bahçesi vardı. Birkaç masa nar ağaçlarının altındaydı. Bahçede, sağda küçük bir mutfak bulunuyordu.
Üst kattaki geniş salonda, Alafranga nişlerle tavan kenarlarında ve kapı üzerlerindeki Ampir üslubu yaprak, gül ve fiyonk kalem işleri devrin batı yaklaşımlı sanatını; “Maşallah” ve “Barekallah” sözcükleri de Osmanlı hat sanatını birlikte sunuyor. Kapılardaki otantik kilit ve halkalar günümüze kadar gelebilmiş parçalar. Yatak odasındaki dolap (yüklük) kapakları ile yalnızca ışık gereksinimini karşılayan üstten pencereler çok ilginçti.
“Özellikle başoda yerleştirilirken devrin özelliklerini yansıtmasına çok dikkat ettim. Odanın iki yanını çevreleyen sedirdeki kenarı dantel işli sadakor örtü, varak yaldız çerçeveli ayna, yeşil çini soba ile döküm odunluk, pirinç mangal, önden kurma camsız saat, borulu gramafon ve nargile gibi aksesuarlar bu çabamın güzel bir örneği oldu.”
Orta yaşlı kadın hayranı çoktu. Bu konuda bazen şaka yapar, onu ne kadar çok kıskandığımı söylerdim, gülüşürdük.
Bir gün ziyaretine gittiğimde yine orta yaşlı bir kadınla bahçede sohbet ediyordu. Kadın Yenişehir’den arazi kapatmaya gelmiş, “Bütün İstanbul Yenişehir’den arsa alıyor” deyip, bu konularda “Cahil” olan beni iyice şaşırtmıştı.
İlk tanışmamız telefonda olmuştu. İnegöl’deki kütüphane müdürü Kenan Bey telefonumu ona vermiş. Bir saate yakın telefonda konuştuk. Sibirya’yı, eski Türkleri konuştuk. Asya’nın ucunda yer alan Kamçatka Yarımadası’nın kapalı birkaşığa benzediğini anlattı… Gerisini pek hatırlamıyorum.
Önce oğlumla ziyaretine gittik, birkaç kez kapıdan döndüm, Sonra telefonunu aldım. Yine oğlumla ziyaret ettim. Evin üst katındaki Osmanlı tarzında döşenmiş salonunda oturduk.
Bir ara müze için bir dernek kurmak istedik ama benim Özbekistan’a gitmemle dernek işi kaldı.
Sohbetlerinde rahmetli annesinden bahseder, “Ah anacığım” sözünü dilinden düşürmezdi. Annesinin yetişmesinde çok emeği olmuş. Annesine olan düşkünlüğünden dolayı evlenmemişti. Bana, “Eşim annemi üzebilirdi, buna dayanamazdım” demişti,
Bursa’nın ilk özel müzesini açması ve kaşık konusundaki çalışmalarının Bursa’da bazı kişileri rahatsız ettiğini ve bazı kişilerin arka arkaya kaşık konusunda yazı yazdıklarını, etkili oldukları dergilerde bastırdıklarını buruk bir dille anlatarak, “İnsan her konuda uzman olamaz, her konuda yazamaz, maşallah Bazıları her konuda uzman” derdi.
Bir ziyaretimde, bana pipoya benzeyen ilginç bir tahta alet gösterdi. “Bu nedir? Biliyor musun?”. “Evet”, dedim. “Çocuklar için işime çubuğu. Bizim evde de vardı”. Köyümüz orman köyüydü. Ağaçtan yapılmamış eşya yok denecek kadar azdı.
İki özlemi vardı, okul ve cami. Okulu yaptırdı.Bu okula tayin olmak için arayanlardan rahatsız olduğunu, arayanlara, “Tayin işine MEB’in baktığını” onlara anlatamadığını anlatmıştı.
Camiyi yaptıramadı. Müftülük ve kaymakamlık görevlilerinin onu sürekli olarak “inşaatı devam eden camilere yönlendirdiklerini, ismi belli olan camiye benim de ismimi eklememi öneriyorlar, ben bunu reddediyorum ama anlamıyorlar. Yine aynısını yapıyorlar” diyerek bana şikâyette bulunuyordu.
—Foto Galeri
https://www.belgeseltarih.com/husnu-zuber-yasarken-mezar-tasini-yaptiran-adam/
MAKALEYE YORUM YAZIN
-
17.05.2020 Mezarında bile rahat bırakılmayan Şehzade Cem Sultan
-
09.05.2020 Lodos estiğinde uçaklar Bursa'ya inemezdi
-
09.05.2020 Bursa Basınından Uçan Daire Haberleri
-
18.04.2020 Bursa'nın Dağ Yöresinde Sinema
-
18.04.2020 Bir zamanlar Bursa'da deve güreşi de yapıldı
-
17.04.2020 Kültürpark'taki boa yılanları nasıl öldü?
-
17.04.2020 Bursa'da fil cinayeti! Arşivden yansıyanlar…
-
17.04.2020 Antik Çağlardan Günümüze Gelen Bir Kavim: Sahalar
-
10.04.2020 Yerel Basın Arşivi: Bursa defineleri nerelerde çıktı?
-
05.04.2020 Şeyh Bedrettin Vakası öncesi Rumeli'ne sürülen dini gruplar
-
05.04.2020 Bursa'ya sürgün edilen şeyhülislamlar
-
05.04.2020 Bursa'da medfun mollalar
-
27.02.2020 Pazırık Halısı ve Kurganı
-
27.02.2020 Tirilye Sinemaları
-
27.02.2020 Bursa'da Havayolu Taşımacılığı, Uçak Kazaları ve Anılar
-
27.02.2020 İnegöl'de müderrislik yapan mollalar
-
02.11.2019 Bir Mübadele Öyküsü: Langaza'dan Çeşnigir Köyü'ne
-
20.10.2019 Kızılbaş ayrımı Bursa'da başladı: Kızıl börk-Ak börk ayrılığı
-
20.10.2019 Nostalji… İnegöl Sinemaları…
-
06.08.2019 Kurşunlu sinemaları ve Kurşunlu'da bir gezinti
-
14.07.2019 Osmanlı Devletinin Kuruluşu: Aşiretten mi Yoksa Uç Beyliği mi?
-
10.07.2019 Bursa'da çekilen filmler
-
02.07.2019 Fergana
-
30.05.2019 Philips demek Eindhoven demek
-
29.05.2019 Utrecht'te Runik Yazı
-
28.05.2019 Bir Hollanda gezisi ve Rembrandt
-
28.05.2019 Bu dünyadan Hadi Türkmen geçti
-
28.05.2019 Mustafakemalpaşa'da Çekilen Filmler
-
25.05.2019 Kızılderililer ve Ön Türkler
-
17.05.2019 Osmanlı ve Teşkilatı Mahsusa'nın Müttefiki Küçük Han
-
27.04.2019 Keles Sinemaları (Nostalji)
-
14.04.2019 Memlûkler
-
14.04.2019 Osmanlı tahtına göz diken Giraylar
-
07.04.2019 Semerkand'dan Kastamonu'ya Astronom Şirvani
-
24.03.2019 Fransız tarihçilerin gözünden Osmanlılar'ın Mısır'ı fethi
-
24.03.2019 Bursa Orhangazi Sinemaları
-
16.03.2019 İznik Sinemaları ve Anılar
-
15.03.2019 Yenişehir, Anılar ve Sinemaları
-
13.03.2019 Osmanlı'da Nüfus Sorunu Üzerine
-
13.03.2019 Şeyh Bedrettin (1358/59 – 1416)
-
13.03.2019 93 Harbi (1877-1878) Öncesi Anadolu
-
09.03.2019 Unutturulan Cihangir Osmanlı Padişahı
-
09.03.2019 Halide Edip'in romanı… Mustafa Kemal Paşa ve "Vurun Kahpeye"
-
06.03.2019 Tankut Sözeri – Hayatı… Eserleri…
-
27.01.2019 Bursa Geçit'te Bir Sinema
-
05.01.2019 Padişah II. Mahmut Dönemine Farklı Bir Bakış
-
01.01.2019 Anadolu'dan Semerkand'a, Semerkand'dan Anadolu'ya bilime yolculuk
-
30.12.2018 Runik Yazıyı Okuyan Adam: Kazım Mirşan
-
30.12.2018 Meclis-i Mebusan'da bir oturum ve Ahmet Vefik Paşa
-
14.12.2018 Leon Cahun'a göre Avrupa'da Ön-Türk izleri
-
09.12.2018 Osmanlı'nın son Mekke Şerifi Ali Haydar Paşa, Fahrettin Paşa ve Medine Müdafaası
-
09.12.2018 Anna Komnena zamanında Balkanlarda Türkler
-
25.11.2018 Keles-Taşkent Hattı
-
25.11.2018 Malta Sürgünleri
-
25.11.2018 Malta'ya sürülmeden Samsun'a
-
18.11.2018 Sinema işletmecisi Bahri Akkuşoğlu'nun gözünden Bursa'da sinema dünyası
-
18.11.2018 Katip Çelebi'nin izinden giden Bursalı müellif Mehmet Tahir Efendi
-
18.11.2018 Bursa'da Medfun Sadrazamlar ve Vezirler
-
13.10.2018 Kurtuluş Savaşı ve Demirkapı Köyü
-
13.10.2018 Rydakos Çayı'ndan İskele Mahallesi'ne Kocasu'nun yolculuğu
-
13.10.2018 Güllüce Köyü, Mustafakemalpaşa ve Anılar
-
12.10.2018 Yeniçeriler ve yeniçeri isyanlarına farklı bir bakış
-
25.09.2018 Bursa'da nostaljik bir gezinti
-
25.09.2018 Doğu Anadolu'da Kurulan Şuralar
-
25.09.2018 Emperyalizmin Tarih Anlayışı
-
26.08.2018 Batı Anadolu Halkı, İonlar
-
21.08.2018 Bursa'da son ipek filatürcü
-
21.08.2018 İngilizlerle ayrı bir barış antlaşması yapmak istiyordu, ölü bulundu
-
21.08.2018 Güvem Köyü'nden bir mucit
-
21.08.2018 "Herkes Geldi Ama Zuhram Gelmedi"
-
20.08.2018 Meyhane Kültürü – Bursa'da Meyhaneler
-
13.08.2018 Semerkant Rasathaneleri ve Medreseleri
-
24.07.2018 Kor Paşa, Çadır Yıkan Paşa, Bursa'yı Ayağa Kaldıran Paşa
-
24.07.2018 Yıldırım'ın ve Timur'un şairi Ahmedi
-
24.07.2018 TOY – Özbek Düğünü
-
15.07.2018 Bursa'nın Bayram Yeri: Pınarbaşı
-
15.07.2018 Enver Paşa'nın gerçekleşmeyen hayali: Resne'ye dönüş
-
15.07.2018 Tarih Yazımının Değişimi: 19. Yüzyıl
-
08.07.2018 Hemşinlilerin Kökeni… Doğu Ülkeleri Tarihinin Altın Çağı
-
08.07.2018 Kafkas arkeolojisi üzerine
-
08.07.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi'nin Türbesi Nasıl Yapıldı
-
08.07.2018 Türkiye'de Panayır Kültürü
-
08.07.2018 Bursa'da Gizli Nikah ve Sinemacı Bahri Eşiyok'un Gözünden Bursa Sinemaları
-
24.06.2018 Çerkeslerde Düğün-Yemek-Giysi Kültürü
-
24.06.2018 Binek taşları ve Bursa'daki son binek taşı
-
24.06.2018 Cumhuriyet ekonomisi başlarken
-
22.06.2018 Yeni komedi türü: Tarih kitaplarındaki çeviri hataları
-
19.06.2018 İpek Yolu Devletleri ve İpek Savaşları
-
17.06.2018 Kafkasya'dan İspanya'ya, Anadolu'dan Orta Doğu'ya dolmenler
-
17.06.2018 Evliya Çelebi'den günümüze Bursa'nın kıraathaneleri ve kahve kültürü
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Korosu
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Bandosu
-
16.06.2018 Kapalıçarşı yangınından sonra Yorgancılar Çarşısı nasıl açıldı
-
16.06.2018 2. Dünya Savaşı'ndan hüzünlü bir öykü: Kravat
-
16.06.2018 Osmanlı'nın kuruluş yıllarında Bursa'da sağlık
-
08.06.2018 İnegöl'de çekilen filmler
-
05.06.2018 Bizans ve Bursa İpekçiliği
-
05.06.2018 1.Dünya Savaşı'nda Batı Trakya
-
31.05.2018 İnegöl'de nostaljik bir gezinti ve Kent Müzesi
-
31.05.2018 Gemlik'in sinema geçmişine dair anekdotlar
-
23.05.2018 Misi Etnografya Evi
-
23.05.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi ve Kazım Baykal
-
16.05.2018 Bursalı Osmanlı tarihçisi Neşri
-
16.05.2018 Türkiye ve Dünyada Çerkes Diasporası
-
16.05.2018 Bursalı Tahir Bey ve Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey'in gözünden Karagöz ve Hacivat
-
08.05.2018 Kafkasya'dan Anadolu'ya: Zekeriya Efendi
-
08.05.2018 Bursa'dan Tamgalısay'a yolculuk notları
-
15.04.2018 Teşkilat-ı Mahsusa ve Türkistan
-
14.04.2018 Bulgar-Yunan çetelerine karşı… Son Osmanlı akıncıları
-
14.04.2018 Mary A. Walker'ın Bursa anıları ve Karadeniz boyundaki son Oğuz devleti
-
14.04.2018 Bursa'dan Kırım tahtına: İslam Giray Han
-
14.04.2018 Çerkes ve Gürcü köle ticaretinin yasaklanışı (1845-1855)
-
07.04.2018 Anadolu'da ‘Erken' Hurri Kültürü
-
07.04.2018 Ermeni tehciri üzerine
-
06.04.2018 Kuşçubaşı Hacı Selim Sami Bey (1877-1927)
-
05.04.2018 Onlar yaşarken efsaneydiler
-
04.04.2018 Adıgelerde Nart Efsaneleri
-
04.04.2018 Semerkant'tan Anadolu'ya
-
04.04.2018 Nexhaylar'ın kızı
-
04.04.2018 Kıpçak Ermeniler
-
03.04.2018 Vubıhlar / Ubıhlar
-
03.04.2018 Muy Mübarek
-
02.04.2018 18.Yüzyıl sonu Osmanlı-Kafkas ilişkileri ve Ferah Ali Paşa
-
02.04.2018 Yitirdiğimiz Osmanlı Kenti: Bursa
-
02.04.2018 Kurtuluş Savaşı'nda Batı Trakya'da Kuva-yı Milliye
-
30.03.2018 Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti (1917-1920)
-
30.03.2018 Kırım Hanları ve Çerkesler
-
30.03.2018 II. Beyazit döneminde Kafkasya
-
27.03.2018 Üçüncü Batı Trakya İdaresi
-
27.03.2018 Yeşim Taşı
-
27.03.2018 Boğanın boynuzları – Sümerler – "Tarih Türklerle Başlar"
-
26.03.2018 Bursa'da özel radyoculuğun öncülerinden Mehmet Önür-Cemal Elmas
-
26.03.2018 İkinci Batı Trakya Devleti
-
25.03.2018 Ürdün'den Bursa'ya Kafkas tarihçisi Mahmut Bi
-
25.03.2018 İstiklal mahkemelerinde "İzmir Suikasti" davası
-
25.03.2018 Harf Devrimi ve Millet Mektepleri
-
24.03.2018 Anadolu'ya yerleştirilen Kumanlar (Manavlar)
-
25.03.2017 Hükümet-i Muvakkate / Rodop Geçici İdaresi
-
16.03.2017 Harp tarihçilerimiz ve Bursalı Mehmet Nihat Bey (1886-1928)
-
22.05.2016 Denize atılan çiçekler: Kafkas sürgününe anma
-
03.04.2016 Özbekistan… Tarihini koruyamayan kent: Hokant…
-
26.03.2016 Ermeni Tehciri
-
25.03.2015 Eski Zağra Müftüsü'nün gözünden 93 Harbi