- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 19 June 2018, Tuesday 3:06
Türkistan’da çok sayıda kabileyi bir araya getiren ve tarihçilerin deyimiyle çok sayıda “Bozkır İmparatorlukları” kuruldu. Urallardan Pasifik Okyanusu’na kadar uzanan topraklarda bu kadar büyük devletlerin kurulmasını ve yaşamasını sağlayan neydi?
Batı’ya göç eden Hunlar niçin önce Kırım Yarımadası’nı ele geçirdiler? 580’li yıllarda, Göktürkler, Kırım ve Karadeniz’in güneyinde niye göründüler, Kırım’ı niçin işgal ettiler? Bazen Doğu Roma’da ittifak halinde, bazen de yalnız İran’la savaşmalarının sebebi neydi?
Volga Deltası’nda doğan ve 350 yıl hüküm süren Hazar Devleti’nin ilk işi Kırım bölgesini ele geçirmek olmuştur. Hazar İmparatorluğu, Doğu Roma(Bizans) ile birlikte, İran’daki Sasani İmparatorluğu ile savaştılar. Sonra Moğollar geldi. Altın Orda’yla diğer Moğol devletleri, İlhanlı ve Çağatay’ı çatışmaya sürüklemiştir.
Emir Timur’un Amasya’da, Azerbaycan’da ne işi vardı? Ürgenç, Saray şehirleri ve Kırım Yarımadası’ndaki şehirleri niye yakıp yıktı? Fatih Sultan Mehmet’in, Kefe’yi alıp bir sancak beyliği kurmasının ve Kırım Hanlığı’nı kendine bağlamasının sebebi sizce nedir?
Osmanlılar ile Safeviler’in arasındaki, Azerbaycan’a ve Kafkasya’ya hâkim olma mücadelesi neredeyse 150 yıl sürdü ve iki İmparatorluğu da tüketti.
Bütün bu savaşların, yakıp yıkmaların tek bir sebebi vardı; İPEK TİCARETİ.
İpek ticareti, Asya’da devletleri oluşturdu, güçlendirdi. Yolun değişmesi, ticaretin durmasına, devletlerin son bulmasına, halkın fakirleşmesine sebep oluyordu.
Hami ve Turfan yoluyla, Tuan-Huang’a, Çungarya’ya; oradan da Hazar’a geçen ipek kervanları, yollarının üzerindeki Türk kavimlerine, devletlerine vergi ödüyorlardı. Bozkırdaki mücadele, ipek yolunun kontrolü için yapılıyordu.
Çin’de üretilen ipek iki yoldan Batı’ya gidiyordu. Türkistan üzerinden İran’a, oradan da Suriye limanlarına veya kervanlarla Doğu Roma’nın başkenti İstanbul’a gidiyordu. İkinci yol; Çin’den Harezm bölgesine gelen kervanlar, Volga Deltası’ndaki Astrahan/Ejderhan kentlerinden, Kırım Yarımadası’ndaki Kerç ve Sudak limanlarına gidiyordu.
Sanılanın aksine, göçebe Türk kavimleri ve Asya’da kurulan Türk devletleri, Çin İmparatorluğu’ndan aldıkları ipek kumaşları, haraç olarak batı ülkelerine satmaları için Soğdlu tüccarlara veriyorlardı. Göktürk İmparatorluğu için ” İpek İmparatorluğu ” diyebiliriz. Kısa bir süre içinde, Doğu’da Kore Yarımadası’ndan, Batı’da Kırım Yarımadası’na kadar uzanan bir İmparatorluk kuran Göktürkler’in en önemli ticaret ürünü ipekti.
Göktürkler, Batı Türkistan’ı ele geçirip, Sogdiana’yı hâkimiyetleri altına aldıktan sonra, bölgedeki tüccarlarla işbirliği yaparak, ipek ticaretini teşvik ettiler. İpeğin alıcısı Doğu Roma İmparatorluğuydu. Doğu Roma, kendi ülkesinde de ipek yetiştirmeyi teşvik ediyordu. Suriye’de, Anadolu’da ipekçilik başlamıştı. İpek halı ustaları İstanbul’da toplanmış, İmparatorluğu anlatan figürlerin olduğu halıları, egzotik resimli halıları dokuyup, komşu ülkelere giden elçilik heyetleriyle gönderirlerdi. Anadolu’da göreceğiniz duvar halılarında hala bu desenler vardır. (Georg Ostrogorski; Bizans Devleti Tarihi)
Türkler ipeğin sadece ticaretini yapmıyorlardı. Aynı zamanda ipek böceği besliyorlardı. MS.II. yüzyılda yaşayan Ptoleme, 10.ciltlik “Coğrafya” adlı eserinde; “Serik Devleti)(İpek Devleti) bölümünde, bugünkü Tarım havzasında yaşayan halkların Uygurdis (Uygurların) olduğunu, onların ipek böceklerini beslediklerini ve çok değerli, kumaşlar dokuduklarını belirtmektedir. (Turgut Almas; Uygurlar s:30 İstanbul 2010)
İran’da kurulan ve Anadolu’yu, Suriye’yi ele geçirmek isteyen Part ve Sasani devletleriyle, Doğu Roma arasında ki savaşlar bitmezdi. Bazen savaşlar, bazen İran’ın koyduğu ambargo, bu ticareti sekteye uğratıyordu. VI. yüzyılda ipek, Bizans’ta altın ve değerli taşlarla denk tutuluyordu. Bizans, ipek sayesinde, müttefikler, taraftarlar, paralı askerler, kölelerine önemli ticari eşyalar alıyordu. Bizans, her türlü kaliteli ipeğin parasını ödemeye hazırdı ama kendisine bu ipeği getiren kervanlar İran topraklarından geçiyordu. İran, topraklarından geçen kervanlardan aldığı gümrük vergileriyle cebini dolduruyordu fakat bir yandan da Bizans’ın bu ipeklerle satın alacağı paralı askerlerin, kendisine karşı kullanılması endişesini yaşıyordu. İpek ticareti Hakanları ve Soğdlu tüccarları zengin ediyordu.
Bizanslı Tarihçi Proco (dabelle persico,1.20) eserinde şunları yazar; İmparator Justinien 531’lerde o sırada birleşik olan Etyopyalılar ve Arabistan Yarımadasının güneyinde yer Himyeriler’e elçi göndererek; “Etyopyalıların Hindistan’a gidip, ipek satın almalarını ve Bizans’a satmalarını teklif etti. Böylece onlar büyük karlar sağlayacaklar, hem de Bizans etek dolusu altınları Düşmanı Perslere kaptırmayacaktı”.(Edouard Chavannes, Batı Türkleri s:16)
Göktürkler’in Karadeniz kıyılarına gelmelerinin, İran ile savaşmalarının, Doğu Roma ile ittifak kurmalarının sebebi ipek ticaretiydi, Kısa bir sürede Hazar Denizi’nden Okyanusa kadar uzanan bölgenin hâkimi olan Göktürkler, Bugünkü Afganistan bölgesinde devlet kuran Eftalitler’e saldırarak, hâkimiyetlerine son verirler. Sasaniler’in Eftalitler’e yardımı yetersiz kalır. Bölgeye hâkim olan Türkler, İran’daki Sasanilerden,Eftalitlere ödedikleri haracın kendilerine ödenmesini isterler. Bu teklifin reddi iki devleti savaşa sürükler. Savaş, 571 yılında iki devletin Siriderya Irmağını sınır kabul etmeleriyle sona erer.
Göktürkler bölgenin hâkimiyetini ele geçirince Türkistan’dan Bizans’a giden yolu canlandırmaya çalıştılar. Türk Hakanları İpekli kumaşların İran üzerinden geçip, satış merkezlerine gitmesi için savaşı göze almışlardı.
Türk kavimleri Çin İpeği’ni Avrupa’ya taşıyan kervan yolundan pahalı ipeğin kontrolünü ele geçirmişlerdi. İkiye ayrılan Güney Çin’deki (Chouchi) hanedanları, Türklere haraç olarak ipek ödüyordu. Türk Hakanı, ” Bu iki güneyli çocuk bizi besledikleri sürece fakirlikten korkmamıza gerek yok. ”
568 yılında, II. Jüstinien döneminde İstanbul’a gelen Göktürk elçileri, imparatora ipek ticareti ve askeri ittifak teklif ettiler. Elçilik heyetinin başında Maniax adlı Soğdlu bir tüccar vardı.(Hazar Çalışmaları, Peter B.Golden s:48) Soğdlu tüccarların kontrol ettiği Kuzey İpek Yolu, Çin’den Tanrı Dağları boyunca, İli Nehri Vadisi’nden geçerek Wu-sun Topraklarından ulaşır, daha sonra Soğdiyana ve İran üzerinden Suriye’ye ulaşıyordu.
Bizans Zemarkhos başkanlığında bir elçilik heyetini Göktürkler’e gönderirler. Heyet zor bir yolculuktan sonra Ektağ Dağı’nda bulunan İstemi Han’ın Otağına ulaştılar. İlk gün elçilik heyeti hakanla rengârenk ipeklerle süslenmiş otağında görüşürler. İkinci gün görüşme yine ipeklerle süslü başka bir çadırda gerçekleşir. Çadırın içinde çeşitli heykel figürleri ve altından yapılmış heyeti sürahi ve kâseler bulunuyordu. Üçüncü gün ise elçilik başka bir çadırda ağırlandı. Çadırda, altın levhalarla kaplanmış ağaç direkler ve tavus kuşunu andıran altın ayaklı bir yatak vardı. Çadırın girişinde üzeri altın ve gümüş kapkacakla dolu bir araba duruyordu.
Elçilik Heyeti, yanında Göktürk elçileriyle beraber Kostantinopolis’e dönerler. İki devlet arasında Sasanilere karşı askeri ittifak oluşturdular.
Göktürkler’in dağılmasından sonra, Açına soyundan bir prensin önderliğinde toplanan ve Hazar adını alan Hun, Bulgar ve diğer Türk kavimlerinin yerleştikleri bölgenin, başta ipek olmak üzere, çeşitli malların, kervanlarla taşındığı Volga Deltası’ndaki Ejderhan ve Hazar Devleti kıyısındaki Semender şehri civarında yaşadıklarını hatırlayalım. Peçenekler’in baskısı, imparatorluğun yönetiminin Yahudi kökenli bir aileye geçmesi Hazarları zayıflatır. Halkının desteğini kaybeden imparatorluk, Rusların saldırısı karşısında dağılır. İpek üretimi yaygınlaşır, Azerbaycan ipek üretim merkezi olur. İran, Suriye ve Anadolu’da, Balkanlar’da (Arnavutluk) ipek üretimi yaygınlaşmışsa da, talebi karşılamaktan uzaktır.
Göktürkler’in yerini alan devletlerden Uygurlar, Çin’e at verip, karşılığında ipek ve çay alıyor, bu bunları yüksek kar koyarak İran, Mısır, Hindistan, Şam ve Bizans’a satarak büyük gelir elde ediyorlardı. ( Turgun Almas Uygurlar s,172, İstanbul 2010)
Moğollar, bölgeye hâkim olurlar. Cengiz Han’ın ölümünden sonra, dört parçaya bölünürler. İran, Irak, Azerbaycan ve Suriye bölgesine hâkim olan İlhanlılar ve Karadeniz ve Rusya’ya hâkim olan Cuci ulusundan gelenlerin kurduğu Altın Orda arasında, Azerbaycan’a yani ipek yoluna ve otlaklarına hâkim olma savaşı başlar. Moğollar dağılır, Altın Orda beş hanlığa bölünür.
Harezm Bölgesinde hüküm süren Çağatay Hanlığı’nın toprakları üzerinde yeni bir İmparatorluk kuran Emir Timur’un ilk hedefinin Azerbaycan olması tesadüf değildir, hedef ipek ticareti ve İpek Yolu’na hâkim olmaktır.
Erzincan-Amasya yöresini ele geçiren Yıldırım lakaplı 1. Beyazıt’ın bu yöreleri ele geçirmesi de tesadüf değildir. Osmanlı’nın, Anadolu’daki büyümesi, İpek Yolu üzerinde olmuştur. Osmanlının üçüncü Başkenti Bursa İpekli kumaşların dokunduğu bir kentti. 1330 yılınsa Bursa’ya gelen ünlü seyyah İbni Batuta, Seyehatnamesinde Bursa’da ipekli kumaşların dokunduğunu yazar.
Tebriz-Konya-Denizli üzerinden gelen kervanlar Batı Anadolu’daki liman kentleri Efes ve Milet üzerinden batıya gidiyordu. Sultan Beyazıt, önce ipek ticaretinin yapıldığı bu liman kentlerini ele geçirdi. Rudolf Von Sucher adındaki gezgin 1341 yılında anılarında Efes’ten buğday ve ipek ihraç edildiğini yazar.
Emir Timur bölgeye gelip, ortalığı yakıp yıkarak, Yıldırım Beyazıt’a gözdağı verir. Yıldırım Beyazıt altta kalmaz; Timur’a yazdığı mektuplar, bir diplomasi harikasıdır. Ağır hitaplar, boyun eğmeme savaşın sebebi olur. 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı’nın neticesini hepimiz biliyoruz.
Osmanlı’yı dağılmaktan Çelebi Mehmet ve Veziri Hacı İvaz Paşa kurtarır. Çelebi Mehmet’in, Amasya Emiri olduğunu, Osmanlı Şehzadeleri’nin sancak merkezlerinin önde geleninin, ipek kervanlarının Anadolu’ya giriş noktası olan Amasya olması tesadüf değildir, bilinçli bir seçimdir.
Osmanlı İpek Yolu boyunca büyümeye devam eder. Fatih Sultan Mehmet, Sinop ve Trabzon’daki yerel hükümdarlıkları ele geçirir. Karadeniz ticaret yolu Osmanlı hâkimiyetine girer. En önemli Akdeniz limanı olan Alanya, Osmanlı’nın eline geçer. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan, Osmanlının İpek gümrük kapısı Tokat’ı tahrip eder. Fatihin buna cevabı Trabzon Rum İmparatorluğu’nu ele geçirmek olur. Otlukbeli savaşı Anadolu’daki İpek Yolu’nun Osmanlılara ait olduğunu perçinler.
Fatih Sultan Mehmet bununla yetinmez. Bir fırsatını bularak, Kırım Yarımadası’nın en önemli kenti, Cenevizlilerin hâkimiyetindeki Kefe’yi ele geçirir, sancak merkezi yapar. Kırım Hanlığı, tabi devlet haline getirilir.
Tarih tekerrür eder; Sultan 1. Selim zamanında, Azerbaycan için İran ile savaş başlar. Hedef, Azerbaycan’a, İpek Yolu’na hâkim olmaktır. Sultan Selim 1514 yılında İran’ı zayıflatmak için Ambargo koyar. İpek ticareti sekteye uğrayınca, Cenevizliler Astrabad- Hazar Denizi-Astrahan yolunu canlandırmağa çalıştılar.
Bölgenin en zengin ipek merkezi olan Gilan’ın yerel hanedanı, bağımsızlığı Şah Abbas yok edilene kadar Osmanlının himayesini aradılar. Aynı himaye arayışı Şirvan ve Dağıstan yerel hanedanlarında da vardı.
Trakya’da Arnavutluk, Prizren, Mora; Anadolu’da Bursa, Bilecik ve Amasya önde gelen ipek üretim merkezleriydi. Amasya üzerinden gelen kervanlar Bursa’ya geliyordu. Diğer önemli bir ipek ticaret merkezi Halep şehriydi.
İpek ticaretinden alınan vergiler, Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli gelir kaynağıdır. Ünlü tarihçimiz Halil İnalcık, ipekten alınan vergini önemini eserlerinde belirtir.
İpek yolunu ele geçirmek için yapılan savaşlar, her iki İmparatorluğu çökertir. 1480’lerde bağımsızlığına kavuşan Moskova Grandükalığı, Çar unvanını alır ve tüm doğu Rusya’yı birleştirir. İpek savaşlarının başlamasından üç asır sonra, Rus Çarlığı, Kırım Hanlığı’nı ve Kafkasya’yı ele geçirir. İpek kervanları azalır, zaman içinde gelmez olur. Azerbaycan, Doğu Anadolu, Rus Çarlığı’nın eline geçer. İpek üretimi Anadolu Suriye ve Avrupa’ya kayar. Osmanlı’da ipek üretim merkezi olarak Hüdâvendigâr vilayeti (Bursa-Birecik yöresi) kalır.
İpek, eski önemini kaybetmiştir. İpek yolunun devletler kurduğu, yıktığı dönem sonra ermiştir. Artık yeni savaşlar başlatan başka bir ürün vardır; Afyon. Savaşlar, Afyon için yapılır. Çin’de, Afyon savaşları başlar.
Sahi, sizce de ipek sadece bir kumaş mı?
KAYNAKLAR:
1-Batı Türkleri Chavannes, Edourad, İstanbul 2013
2- Osmanlı İdare ve Ekonomi Tarihi İnalcık, Halil İstanbul 2011
3) Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi İnalcık, Halil İstanbul 2000
4) Kurat, Akdes Nimet; Türk Kavimleri ve devletleri Ankara 1973
5) Moğollar ve Ruslar Vernadsky, George İstanbul 2007
6) Rusya Tarihi Vernadsky, George İstanbul 2009
7)Hazar Tarihi Artamonov M.İ. İstanbul 2004
8)Hazar Çevresinde Bin Yıl L. N. Gumilev, İstanbul, 2009
9)Kumanlar ve Tatarlar Istvan Vasary, İstanbul,2008
10)Bizans Devleti Tarihi Ostrogorski, Georg Ankara,2011
https://www.belgeseltarih.com/ipek-yolu-devletleri-ve-ipek-savaslari/
MAKALEYE YORUM YAZIN
-
17.05.2020 Mezarında bile rahat bırakılmayan Şehzade Cem Sultan
-
09.05.2020 Lodos estiğinde uçaklar Bursa'ya inemezdi
-
09.05.2020 Bursa Basınından Uçan Daire Haberleri
-
18.04.2020 Bursa'nın Dağ Yöresinde Sinema
-
18.04.2020 Bir zamanlar Bursa'da deve güreşi de yapıldı
-
17.04.2020 Kültürpark'taki boa yılanları nasıl öldü?
-
17.04.2020 Bursa'da fil cinayeti! Arşivden yansıyanlar…
-
17.04.2020 Antik Çağlardan Günümüze Gelen Bir Kavim: Sahalar
-
10.04.2020 Yerel Basın Arşivi: Bursa defineleri nerelerde çıktı?
-
05.04.2020 Şeyh Bedrettin Vakası öncesi Rumeli'ne sürülen dini gruplar
-
05.04.2020 Bursa'ya sürgün edilen şeyhülislamlar
-
05.04.2020 Bursa'da medfun mollalar
-
27.02.2020 Pazırık Halısı ve Kurganı
-
27.02.2020 Tirilye Sinemaları
-
27.02.2020 Bursa'da Havayolu Taşımacılığı, Uçak Kazaları ve Anılar
-
27.02.2020 İnegöl'de müderrislik yapan mollalar
-
02.11.2019 Bir Mübadele Öyküsü: Langaza'dan Çeşnigir Köyü'ne
-
20.10.2019 Kızılbaş ayrımı Bursa'da başladı: Kızıl börk-Ak börk ayrılığı
-
20.10.2019 Nostalji… İnegöl Sinemaları…
-
06.08.2019 Kurşunlu sinemaları ve Kurşunlu'da bir gezinti
-
14.07.2019 Osmanlı Devletinin Kuruluşu: Aşiretten mi Yoksa Uç Beyliği mi?
-
10.07.2019 Bursa'da çekilen filmler
-
02.07.2019 Fergana
-
30.05.2019 Philips demek Eindhoven demek
-
29.05.2019 Utrecht'te Runik Yazı
-
28.05.2019 Bir Hollanda gezisi ve Rembrandt
-
28.05.2019 Bu dünyadan Hadi Türkmen geçti
-
28.05.2019 Mustafakemalpaşa'da Çekilen Filmler
-
25.05.2019 Kızılderililer ve Ön Türkler
-
17.05.2019 Osmanlı ve Teşkilatı Mahsusa'nın Müttefiki Küçük Han
-
27.04.2019 Keles Sinemaları (Nostalji)
-
14.04.2019 Memlûkler
-
14.04.2019 Osmanlı tahtına göz diken Giraylar
-
07.04.2019 Semerkand'dan Kastamonu'ya Astronom Şirvani
-
24.03.2019 Fransız tarihçilerin gözünden Osmanlılar'ın Mısır'ı fethi
-
24.03.2019 Bursa Orhangazi Sinemaları
-
16.03.2019 İznik Sinemaları ve Anılar
-
15.03.2019 Yenişehir, Anılar ve Sinemaları
-
13.03.2019 Osmanlı'da Nüfus Sorunu Üzerine
-
13.03.2019 Şeyh Bedrettin (1358/59 – 1416)
-
13.03.2019 93 Harbi (1877-1878) Öncesi Anadolu
-
09.03.2019 Unutturulan Cihangir Osmanlı Padişahı
-
09.03.2019 Halide Edip'in romanı… Mustafa Kemal Paşa ve "Vurun Kahpeye"
-
06.03.2019 Tankut Sözeri – Hayatı… Eserleri…
-
27.01.2019 Bursa Geçit'te Bir Sinema
-
05.01.2019 Padişah II. Mahmut Dönemine Farklı Bir Bakış
-
01.01.2019 Anadolu'dan Semerkand'a, Semerkand'dan Anadolu'ya bilime yolculuk
-
30.12.2018 Runik Yazıyı Okuyan Adam: Kazım Mirşan
-
30.12.2018 Meclis-i Mebusan'da bir oturum ve Ahmet Vefik Paşa
-
19.12.2018 Hüsnü Züber – "Yaşarken mezar taşını yaptıran adam!"
-
14.12.2018 Leon Cahun'a göre Avrupa'da Ön-Türk izleri
-
09.12.2018 Osmanlı'nın son Mekke Şerifi Ali Haydar Paşa, Fahrettin Paşa ve Medine Müdafaası
-
09.12.2018 Anna Komnena zamanında Balkanlarda Türkler
-
25.11.2018 Keles-Taşkent Hattı
-
25.11.2018 Malta Sürgünleri
-
25.11.2018 Malta'ya sürülmeden Samsun'a
-
18.11.2018 Sinema işletmecisi Bahri Akkuşoğlu'nun gözünden Bursa'da sinema dünyası
-
18.11.2018 Katip Çelebi'nin izinden giden Bursalı müellif Mehmet Tahir Efendi
-
18.11.2018 Bursa'da Medfun Sadrazamlar ve Vezirler
-
13.10.2018 Kurtuluş Savaşı ve Demirkapı Köyü
-
13.10.2018 Rydakos Çayı'ndan İskele Mahallesi'ne Kocasu'nun yolculuğu
-
13.10.2018 Güllüce Köyü, Mustafakemalpaşa ve Anılar
-
12.10.2018 Yeniçeriler ve yeniçeri isyanlarına farklı bir bakış
-
25.09.2018 Bursa'da nostaljik bir gezinti
-
25.09.2018 Doğu Anadolu'da Kurulan Şuralar
-
25.09.2018 Emperyalizmin Tarih Anlayışı
-
26.08.2018 Batı Anadolu Halkı, İonlar
-
21.08.2018 Bursa'da son ipek filatürcü
-
21.08.2018 İngilizlerle ayrı bir barış antlaşması yapmak istiyordu, ölü bulundu
-
21.08.2018 Güvem Köyü'nden bir mucit
-
21.08.2018 "Herkes Geldi Ama Zuhram Gelmedi"
-
20.08.2018 Meyhane Kültürü – Bursa'da Meyhaneler
-
13.08.2018 Semerkant Rasathaneleri ve Medreseleri
-
24.07.2018 Kor Paşa, Çadır Yıkan Paşa, Bursa'yı Ayağa Kaldıran Paşa
-
24.07.2018 Yıldırım'ın ve Timur'un şairi Ahmedi
-
24.07.2018 TOY – Özbek Düğünü
-
15.07.2018 Bursa'nın Bayram Yeri: Pınarbaşı
-
15.07.2018 Enver Paşa'nın gerçekleşmeyen hayali: Resne'ye dönüş
-
15.07.2018 Tarih Yazımının Değişimi: 19. Yüzyıl
-
08.07.2018 Hemşinlilerin Kökeni… Doğu Ülkeleri Tarihinin Altın Çağı
-
08.07.2018 Kafkas arkeolojisi üzerine
-
08.07.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi'nin Türbesi Nasıl Yapıldı
-
08.07.2018 Türkiye'de Panayır Kültürü
-
08.07.2018 Bursa'da Gizli Nikah ve Sinemacı Bahri Eşiyok'un Gözünden Bursa Sinemaları
-
24.06.2018 Çerkeslerde Düğün-Yemek-Giysi Kültürü
-
24.06.2018 Binek taşları ve Bursa'daki son binek taşı
-
24.06.2018 Cumhuriyet ekonomisi başlarken
-
22.06.2018 Yeni komedi türü: Tarih kitaplarındaki çeviri hataları
-
17.06.2018 Kafkasya'dan İspanya'ya, Anadolu'dan Orta Doğu'ya dolmenler
-
17.06.2018 Evliya Çelebi'den günümüze Bursa'nın kıraathaneleri ve kahve kültürü
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Korosu
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Bandosu
-
16.06.2018 Kapalıçarşı yangınından sonra Yorgancılar Çarşısı nasıl açıldı
-
16.06.2018 2. Dünya Savaşı'ndan hüzünlü bir öykü: Kravat
-
16.06.2018 Osmanlı'nın kuruluş yıllarında Bursa'da sağlık
-
08.06.2018 İnegöl'de çekilen filmler
-
05.06.2018 Bizans ve Bursa İpekçiliği
-
05.06.2018 1.Dünya Savaşı'nda Batı Trakya
-
31.05.2018 İnegöl'de nostaljik bir gezinti ve Kent Müzesi
-
31.05.2018 Gemlik'in sinema geçmişine dair anekdotlar
-
23.05.2018 Misi Etnografya Evi
-
23.05.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi ve Kazım Baykal
-
16.05.2018 Bursalı Osmanlı tarihçisi Neşri
-
16.05.2018 Türkiye ve Dünyada Çerkes Diasporası
-
16.05.2018 Bursalı Tahir Bey ve Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey'in gözünden Karagöz ve Hacivat
-
08.05.2018 Kafkasya'dan Anadolu'ya: Zekeriya Efendi
-
08.05.2018 Bursa'dan Tamgalısay'a yolculuk notları
-
15.04.2018 Teşkilat-ı Mahsusa ve Türkistan
-
14.04.2018 Bulgar-Yunan çetelerine karşı… Son Osmanlı akıncıları
-
14.04.2018 Mary A. Walker'ın Bursa anıları ve Karadeniz boyundaki son Oğuz devleti
-
14.04.2018 Bursa'dan Kırım tahtına: İslam Giray Han
-
14.04.2018 Çerkes ve Gürcü köle ticaretinin yasaklanışı (1845-1855)
-
07.04.2018 Anadolu'da ‘Erken' Hurri Kültürü
-
07.04.2018 Ermeni tehciri üzerine
-
06.04.2018 Kuşçubaşı Hacı Selim Sami Bey (1877-1927)
-
05.04.2018 Onlar yaşarken efsaneydiler
-
04.04.2018 Adıgelerde Nart Efsaneleri
-
04.04.2018 Semerkant'tan Anadolu'ya
-
04.04.2018 Nexhaylar'ın kızı
-
04.04.2018 Kıpçak Ermeniler
-
03.04.2018 Vubıhlar / Ubıhlar
-
03.04.2018 Muy Mübarek
-
02.04.2018 18.Yüzyıl sonu Osmanlı-Kafkas ilişkileri ve Ferah Ali Paşa
-
02.04.2018 Yitirdiğimiz Osmanlı Kenti: Bursa
-
02.04.2018 Kurtuluş Savaşı'nda Batı Trakya'da Kuva-yı Milliye
-
30.03.2018 Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti (1917-1920)
-
30.03.2018 Kırım Hanları ve Çerkesler
-
30.03.2018 II. Beyazit döneminde Kafkasya
-
27.03.2018 Üçüncü Batı Trakya İdaresi
-
27.03.2018 Yeşim Taşı
-
27.03.2018 Boğanın boynuzları – Sümerler – "Tarih Türklerle Başlar"
-
26.03.2018 Bursa'da özel radyoculuğun öncülerinden Mehmet Önür-Cemal Elmas
-
26.03.2018 İkinci Batı Trakya Devleti
-
25.03.2018 Ürdün'den Bursa'ya Kafkas tarihçisi Mahmut Bi
-
25.03.2018 İstiklal mahkemelerinde "İzmir Suikasti" davası
-
25.03.2018 Harf Devrimi ve Millet Mektepleri
-
24.03.2018 Anadolu'ya yerleştirilen Kumanlar (Manavlar)
-
25.03.2017 Hükümet-i Muvakkate / Rodop Geçici İdaresi
-
16.03.2017 Harp tarihçilerimiz ve Bursalı Mehmet Nihat Bey (1886-1928)
-
22.05.2016 Denize atılan çiçekler: Kafkas sürgününe anma
-
03.04.2016 Özbekistan… Tarihini koruyamayan kent: Hokant…
-
26.03.2016 Ermeni Tehciri
-
25.03.2015 Eski Zağra Müftüsü'nün gözünden 93 Harbi