- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 08 Temmuz 2018, Pazar 3:07
Anadolu’da ve Kafkasya’da bulunan eserlerin benzerlikleri 1930’lu yıllardan başlayarak arkeolog ve tarihçiler tarafından dile getirilmeye başlanmıştır. Avrasya bölgesinde Paleotik-Neolitik dönemler ile Bakır ve Demir Çağları üzerine eserler vermiş olan, Avusturyalı Arkeolog Dr. Franz Hancar’ın (1893-1968), 1932 yılında yapılan İkinci Türk Tarih Kongresi’ne sunduğu bildiri 1937 yılında İstanbul’da basılmıştır. Hancar, bildirisinde, Anadolu’da yapılan kazılarda bulunan bazı eserlerle, Kafkasya’da kurganlarda yapılan kazılarda bulunan eşyalar arasındaki benzerliklere dikkat çekmiştir.
Hancar;
-M.Ö. 3 bin yılın ikinci yarısında Ahlatlıbel’de (Ankara’nın yaklaşık 13 km. güneybatısında) bulunan madeni halkalarla ikibinli yıllarda Kuban’da bulunan madeni halkalardan yapılmış gerdanlıklar büyük bir benzerlik göstermektedir.
-Truva II’de (Çanakkale) bulunan savaş baltalarıyla Kuban-Terek havzasında bulunan topuzlu savaş baltalarının benzerliği.
-Truva II, Ahlatlıbel, Alişar höyüklerinde (Yozgat’ın 45 km. Güneyduğusunda) bulunan idollerle, Nalçik bölgesindeki kurganlarda bulunan idollerin benzerliği.
-Anadolu’nun çeşitli yerlerinde ve Alacahöyük’te (Çorum’un Alaca ilçesinin 15 km. kuzeybatısında) bulunan boğa figürlerinin Maykop’ta bulunanlarla olan benzerliği.
Hancar, bölgede yaşayanların yaygın bir şekilde at, sığır, koyun ve keçi yetiştiriciliği yaptığını tespit etmiştir. Hancar, Kafkasya’daki iklimsel değişikliklere de dikkat çeker.
Kafkasya’daki, zengin maden yataklarının medeniyetin gelişmesinde katkısı olmuştur. 1917 yılında yapılan araştırmalarda Kafkasya bölgesinde 417 bakır madeni olduğu tespit edilmiştir dersek, maden zenginliğini belirtmiş oluruz.
Kafkas halklarından, M.Ö. 2000 yılında Ön Asya coğrafyasında görülen Hititler, Hurriler, Kassitler ve Hiksosların ortak özellikleri at yetiştirmeyi iyi bilmeleri ve iki tekerlekli arabaları kullanmalarıdır. İki tekerlekli arabalar daha sonra geliştirilip savaş arabasına dönüştürüldü. Hittiler savaş arabası birlikleriyle Ön Asya uluslarını titretmişlerdi.
Hititlerin Ari kökleri Avrupalı tarihçiler için çok önemliydi. Hititolog Albercht Gotze“Avrupalı ulusların kültür dünyasında görülmeleri Hititlerle başlar. ” demiştir.
Hititlerin Anadolu’ya Trakya üzerinden veya Kafkasya’dan geldiği öne sürülüyor. Bu kanıya Hittilerin kuruluşundan 400 yıl sonra Hitit Kralı Muvattallis’in M. Ö. 1300 yılında yazdırdığı bir duanın bulunmasıyla varılmıştır.
“Göklerin güneş tanrısı, insanlığın çobanı denizden çıkıp yükselirsin göklerin Güneş tanrısı!”
Hititlerin Ari olduğunu öne süren ve Hititçe yazılı bazı tabletleri çözen ve “Hititlerin Dili, Yapısı ve İndi-Germen Ailesinden Oluşu” kitabını yazan Hrozony, Hititçe’de bazı yabancı ögelerin, muhtemelen Kafkas ögelerinin bulunduğunu kabul etmek zorunda kalmıştır. (Ceram, Tanrıların Vatanı Anadolu; s. 61)
Boğazköy’de (Çorum’un 82 km. güneybatısında) bulunan tabletlerde sekiz dilin kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu tespiti İsviçreli dil bilimci Emil Forrer yapmıştır. Forrer yazdığı makalede; Sümerce, Akadça, Hattice, eski Hintçe, Hurnice, Protohattice, Luvice, Balayca olduğunu yazar.(C. W. Meram, Tanrıların Vatanı Anadolu, s. 61)
Nesa Kralı Anitta’nın diktirdiği levhalardan birisinde Hatti kralıyla yaptığı başarılı savaşı anlatır. Kendilerine Hititler adı verilen, kendilerini hangi adla çağırdıklarını bilmediğimiz bu halk, Hatti ülkesine gelmişti. Gelenlerin nüfusu çok azdı. Ancak yerel halkı çabucak örgütleyip bir imparatorluk kurdular. Hititlerin kral adları Hint-Avrupa dilinden olmayıp, başlangıcından bu yana Hattice’dir. Hititlerin tanrı adları da Hattice ve Hurrice’dir. Ülkemizde yapılan kafatası ölçümlerinde Orta Anadolu’da yaşayan halkın çok büyük bir oranda brakisefal olduğu ortaya çıkmıştır. Bilindiği gibi Hattiler de brakisefal kafatasına sahiptir.
Hatti/Hititlerle ilgili bazı alıntılarda, Hatti/Hitit ve Kafkas (Adige) ilişkisine değinelim.
“…Anadolu Hititlere kadar, yani M.Ö. 2000 yıllarına kadar, bizim Hatti dediğimiz bir milletin oturduğu yerdi. Bu ülkeye 1800 yıl Hatti memleketi denilmiştir. M.Ö. 2500’den 700’lere kadar. Hitit’ler bu sırada geldiler.” (Ekrem Akurgal. Yeni Gündem. Sayı /. 10 Ağustos 1984”
“… Anadolu’da (Aşuva) M.Ö. 2000 yıllarında devletleşmiş halkların ortaya çıktığını görüyoruz. Bu halklar Hititler, Luviler (L’ıxfer-yiğit adamlar) ve Hurrilerdir. (Hurey’yikoxe –topaç insanlar) Hitit adı Tevrat’ın İbranice aslında (Ht) halkı diye geçmektedir. İbranicede sesli harfin olmayışı nedeniyle (Ht) şeklinde rumuz Asur belgelerine ‘Heta’ olarak geçmektedir. Tevrat Batı dillerine çevrilirken, Almancaya çeviri yapan Martin Luter (Ht) ile gösterilmiş rumuzu ‘Hethitler’ diye, İngilizce ve Fransızca’ya çevirilerde ‘Hititler’ diye okuyup aldılar.”(Bilge Umar, Türkiye Halkının İlkçağ Tarihi)
İklim değişiklikleri Kafkasya ve Orta Doğu’da göçlere ve ticaret yollarının değişmesine sebep olmuştur. Maykop’ta bulunan bir vazoda Fırat ve Dicle nehirlerinin birleşmeden önce ayrı ayrı Basra Körfezi’ne döküldüğü resmedilmiştir. Bu izler bize kavimlerin yer değiştirdiğini, uzak bölgelerle aralarında ticari ilişkiler bulunduğunu gösterir. Kafkasya’da lüle taşı ve lapis lazuli, lacivert taş bulunması bunun bir göstergesidir.
Abazaların yaşadığı Kolkis bölgesiyle Grekler ve Firavun dönemindeki Mısır arasında yoğun ticari ve kültürel ilişkiler vardır. Mısır tapınaklarında büyük burunlu Hattilerin resimleri bulunmuştur.
Birçok tarihçinin ittifak ettiği bir nokta da Adigelerin M.Ö. VII. yüzyılda Karadeniz kıyılarından, Azak Denizi kıyılarına, oradan Kuban boylarına kadar uzanan topraklarda çeşitli devletler kuran Meotların soyundan geldikleridir.
Bölgeden Orta Doğu’ya göç eden kavimler:
Kaslar;
Kaskasya’dan Zağros dağlarının doğusuna göç etmişlerdir. Bir müddet burada oturduktan sonra Güney’e inerek Elam’a gittiler. M.Ö. 1800 yılında Babil’i işgal ederek 600 yıl süren bir devlet kurdular.
Boruşkalar;
Kafkasya’dan Kuzey’e, İran yoluyla Hazar Denizi’nin doğusuna gelmişler Türkistan’ın güneybatı bölgesinde yaşamışlardır. Kaslardan ayrılan bir gruptur.
Akhalar;
Kaskasya’dan Anadolu’ya göç etmişlerdir. Batı Anadolu ve Ege Denizi’ndeki adalara yerleşmiş savaşçı bir kavimdir. Miken Uygarlığı’nın gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Bir grubu Mısır ordusunda paralı askerlik yapmıştır.
Bu bilgiler ışığında Kafkas arkeolojisi’ni incelemek için Antik Çağ’a doğru bir yolculuğa çıkalım.
Nart destanlarında Adiğelerin sık sık İtil/Volga Nehri, Buhara ve uzak ülkelere akınlar yaptığı yazılıdır. Destanlara göre Nartların ülkesi Karadeniz, Azak, Don-Maniç Havzası, Terek Nehri, Hazar Denizi ve Volga Nehri deltasıdır. Ma ve Zeus isimlerinin Kafkas kökenli olduğu birçok tarihçi tarafından öne sürülmektedir. Bu destanların Grek mitolojisi dışında Orta Doğu’daki birçok mitolojik öykünün esin kaynağı olduğu genel kabul görmüştür.
Bu destanlarda sadece kahramanlık öyküleri içermediği, devlerden bahsedildiği, devlerin insanları yediğini, küçük insanların da bu devleri, “Onları yemekle korkutup, kaçırdıkları” anlatılır. Sonunda küçük insanlar devlere galip gelirler (Bu anlatıların yamyamlık olmayıp, devlerin ortadan kaldırıldığı anlamında olduğunu sanıyorum).
Kafkasya’nın coğrafi yapısı, dağlar, sık ormanlar, nehirler ve derin vadilerle bölünmüşlüğü halklara izole yaşama imkânını vermiştir. Romalı tarihçi Plinus, Roma ordusunun 124 tercüman kullandığını yazar. Adiğelerin denizciliğini başka bir Romalı, Strabon yazar. Strabon Adiğe teknelerinin denizlerde süzüldüğünü yazar.
Çerkezistan’da, Batı Kafkasya’da yapılan kazılarla Çerkeslerin geçmişi her geçen gün daha da aydınlanıyor. Her kazı, her değerlendirme Kafkasya’da daha önce İskitlere ve Sarmatlara ait olduğu düşünülen mezarların (Kurganların) Çerkeslere ait olduğu ortaya çıkıyor.
Kafkasya’da 1897’de bilimsel olarak başlatılan kazılarda Maykop kültürüne ait olduğu düşünülen 150 mezar ve 30 yerleşim araştırılmış, çeşitli eşyaların yanı sıra, 7400 adet altın obje bulunmuştur. Bu objelerin en eskisi M.Ö. 3500-3250 yıllarına ait. Kazı yapılan mezarlarda bulunan objelerle tarihi Erken Bronz Çağı’na (İlk Tunç Çağı) uzanan Alacahöyük kraliyet mezarlarında ve Horoz Tepe’de bulunan objelerle şaşırtıcı bir benzerlik gösterir. Bunu doğal karşılamak gerekir. Alacahöyük’teki buluntular Kafkas kökenli Hattilere aittir. M.Ö. 3000-2500’lü yıllarda Anadolu’da Hattiler, M.Ö. 2200’lü yılarda Güneydoğu Anadolu–Suriye–Filistin ve Kuzey Irak’ta etkili oldular. Hattiler üzerine M.Ö. 1700’lü yıllarda Hititler egemen oldu. Kafkas kültürü taşıyan Luvi, Pala, Kaşka halkları M.Ö. 1000’li yıllarda etkili oldular. Urartuların ana kütlesini Kafkasya kökenli halklar oluşturuyor.
Yapılan çalışmalar; kazılar ve buluntuların karşılaştırılması sonucunda Anadolu’daki Kuban – Maykop kültürü ile ciddi bir ilişki olduğu Nurbiy Leovpaçe’nin yazdığı Çerkes Arkeolojisi ve Sanatı adlı eserinde ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
Çerkesya’daki mezarlarda ve yerleşim yerlerinde bulunan altın, gümüş, elektron, bronz, altın kakmalı eşyalar;
-Ermitaj
-Moskova Devler Müzesl
-Adıgey Ulusal Müzesi
-Krosnodar Tarih ve Arkeoloji Müzesi
-New York Metropolitan Müzesi
-Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri müzelerinde sergileniyor.
Mezarlarda eşyaların yanı sıra kılıçlar, zırh plakaları, kamalar, ok uçları, atlarda kullanılan göğüslükler, alınlıklar, metal plakalar bulunmuştur.
Medeniyetlerin kurulması ve gelişmesini etkiliyen unsurların başında iklimsel değişimler ve yabancı kavimlerin istilaları gelmektedir. İstilalar, salgın hastalıklar, depremler tarımcı toplulukları yarı göçebe veya göçebe toplumlara dönüştürmüştür. İstilalar dönemin şehirlerinin terk edilmesine, ticari ilişkilerin bozulmasına sebebiyet vermiştir.
Bu eşyaların büyük bir kısmında yapan ustaların mühürleri bulunmuştur. Bu aile mühürlerini kullanan aileler günümüze kadar gelmiştir. (Tamğe)
Medeniyetlerin başlaması, gelişmesi olumlu iklimden sonra ikinci faktör ise kolay çıkarılabilen maden yataklarıdır. Kuban bölgesinde bulunan zengin bakır yatakları, demir madenleri, nehirlerden elde edilen altın madenciliğin patlamasına neden olmuştur. Kafkasyalılar Ön Asya ve Orta Doğu’nun yanı sıra Trakya, Akdeniz bölgelerine maden işlemeyi ve tekerleği öğretmişlerdir.
Anadolu’ya hâkim olan Hititler mevcut inanç ve kültürü benimsemişlerdi. Hitit kralları ön adlarını Hurri dilinden seçmişlerdir. Kafkasya ile Alacahöyük’te bulunan mezarlarda ölü gömme benzerlikleri şaşırtıcıdır. (Çerkes Arkeoloji ve Sanatı, S. 18)
Kafkasya’daki Çerkes kavimleriyle Anadolu ve Orta Doğu arasındaki ilişkiler Hititlerin ve Hurrilerin yıkılmasıyla sekteye uğramış, Urartularla bir müddet devam etmişse de Sami kökenli kabilelerin kurduğu Akat, Babil, Asur gibi devletler bu bağı koparmıştır.
Kafkasya’da Anadolu ve Orta Doğu’dan geri dönüşler kuyumculuğu ve üretim ilişkilerini geliştirmiştir. Metal işleme sanatı erken Meot döneminde (M.Ö. 6-4 yüzyıllar) zirveye ulaşmıştır.
Çerkesya’da binlerce (3000 kadar) dolmen bulunmaktadır. (Benzer dolmenler Trakya’da da bulunmuştur). Bu dolmenleri Çerkesler Cüce Evi, Psaun- Pse vın- (Ruh Evi), Adamra (Taş Mezar), Mengreller (Devlerin Evi) ve Odzvale (Kemik Deposu) diye adlandırmıştır. Dolmenlerin büyük bir kısmı M.Ö. 2 bin yılı ilk yarısına, Bronz Çağı’na tarihlenir. Ancak bir kısmı geç Neolitik döneme uzanmaktadır.
Kafkasya’daki megalitik yapıların Avrupa’daki benzerlerinden (İngiltere – Stonehenge, İrlanda–New Granhe, Fransa–Barnanetz, Portekiz–Alcalar) geri kalan yanı yoktur. Kafkasya’da bulunan ondan fazla megalitik yapı toplulukları Eski Mısır’daki tapınak – mezar topluluklarına benzemektedir. Bu yapılar güneş tapınakları olarak adlandırılmıştır.
Çerkes panteonunda yer alan tanrılar ortaktır. Yıldırım tanrısı Teşup-Şible, demirci tanrı Tlepş, geyik tanrı Tuvat/Ruvat–Mezith (Orman Tanrısı) ortak tanrılardır.
Kafkasya’daki yazıları hiyeroglif, petrogilit ve damga şeklinde kalmıştır. Maykop levhası G. F. Turçaninov tarafından okunmuştur. Yazılardan Maykop şehrinin yerinde Mae adlı bir şehrin olduğunu tespit etmiş ve M.Ö. 1198 yılına tarihlendirmiştir. Hittilerin hiyeroglif stil yazı Kafkasya’da yaşayan Çerkesler’in ataları tarafından Orta Çağ’a kadar kullanılmıştır.
Anadolu’da bulunan erken Tunç Çağı eserlerinde Kafkasya’daki ana erkil kültürün etkileri görülmektedir.
Yapılan araştırmalarda M.Ö. 4 bin yılının başında Kafkasya’da Çerkeslerin olduğu bölgede yaşanan büyük kıtlık Anadolu ve Mezopotamya’ya büyük bir göçe sebebiyet vermiştir. Bu göç neticesinde bölgede yeni medeniyetler ve devletler oluşmuştur.
https://www.belgeseltarih.com/kafkas-arkeolojisi-uzerine/
MAKALEYE YORUM YAZIN
-
17.05.2020 Mezarında bile rahat bırakılmayan Şehzade Cem Sultan
-
09.05.2020 Lodos estiğinde uçaklar Bursa'ya inemezdi
-
09.05.2020 Bursa Basınından Uçan Daire Haberleri
-
18.04.2020 Bursa'nın Dağ Yöresinde Sinema
-
18.04.2020 Bir zamanlar Bursa'da deve güreşi de yapıldı
-
17.04.2020 Kültürpark'taki boa yılanları nasıl öldü?
-
17.04.2020 Bursa'da fil cinayeti! Arşivden yansıyanlar…
-
17.04.2020 Antik Çağlardan Günümüze Gelen Bir Kavim: Sahalar
-
10.04.2020 Yerel Basın Arşivi: Bursa defineleri nerelerde çıktı?
-
05.04.2020 Şeyh Bedrettin Vakası öncesi Rumeli'ne sürülen dini gruplar
-
05.04.2020 Bursa'ya sürgün edilen şeyhülislamlar
-
05.04.2020 Bursa'da medfun mollalar
-
27.02.2020 Pazırık Halısı ve Kurganı
-
27.02.2020 Tirilye Sinemaları
-
27.02.2020 Bursa'da Havayolu Taşımacılığı, Uçak Kazaları ve Anılar
-
27.02.2020 İnegöl'de müderrislik yapan mollalar
-
02.11.2019 Bir Mübadele Öyküsü: Langaza'dan Çeşnigir Köyü'ne
-
20.10.2019 Kızılbaş ayrımı Bursa'da başladı: Kızıl börk-Ak börk ayrılığı
-
20.10.2019 Nostalji… İnegöl Sinemaları…
-
06.08.2019 Kurşunlu sinemaları ve Kurşunlu'da bir gezinti
-
14.07.2019 Osmanlı Devletinin Kuruluşu: Aşiretten mi Yoksa Uç Beyliği mi?
-
10.07.2019 Bursa'da çekilen filmler
-
02.07.2019 Fergana
-
30.05.2019 Philips demek Eindhoven demek
-
29.05.2019 Utrecht'te Runik Yazı
-
28.05.2019 Bir Hollanda gezisi ve Rembrandt
-
28.05.2019 Bu dünyadan Hadi Türkmen geçti
-
28.05.2019 Mustafakemalpaşa'da Çekilen Filmler
-
25.05.2019 Kızılderililer ve Ön Türkler
-
17.05.2019 Osmanlı ve Teşkilatı Mahsusa'nın Müttefiki Küçük Han
-
27.04.2019 Keles Sinemaları (Nostalji)
-
14.04.2019 Memlûkler
-
14.04.2019 Osmanlı tahtına göz diken Giraylar
-
07.04.2019 Semerkand'dan Kastamonu'ya Astronom Şirvani
-
24.03.2019 Fransız tarihçilerin gözünden Osmanlılar'ın Mısır'ı fethi
-
24.03.2019 Bursa Orhangazi Sinemaları
-
16.03.2019 İznik Sinemaları ve Anılar
-
15.03.2019 Yenişehir, Anılar ve Sinemaları
-
13.03.2019 Osmanlı'da Nüfus Sorunu Üzerine
-
13.03.2019 Şeyh Bedrettin (1358/59 – 1416)
-
13.03.2019 93 Harbi (1877-1878) Öncesi Anadolu
-
09.03.2019 Unutturulan Cihangir Osmanlı Padişahı
-
09.03.2019 Halide Edip'in romanı… Mustafa Kemal Paşa ve "Vurun Kahpeye"
-
06.03.2019 Tankut Sözeri – Hayatı… Eserleri…
-
27.01.2019 Bursa Geçit'te Bir Sinema
-
05.01.2019 Padişah II. Mahmut Dönemine Farklı Bir Bakış
-
01.01.2019 Anadolu'dan Semerkand'a, Semerkand'dan Anadolu'ya bilime yolculuk
-
30.12.2018 Runik Yazıyı Okuyan Adam: Kazım Mirşan
-
30.12.2018 Meclis-i Mebusan'da bir oturum ve Ahmet Vefik Paşa
-
19.12.2018 Hüsnü Züber – "Yaşarken mezar taşını yaptıran adam!"
-
14.12.2018 Leon Cahun'a göre Avrupa'da Ön-Türk izleri
-
09.12.2018 Osmanlı'nın son Mekke Şerifi Ali Haydar Paşa, Fahrettin Paşa ve Medine Müdafaası
-
09.12.2018 Anna Komnena zamanında Balkanlarda Türkler
-
25.11.2018 Keles-Taşkent Hattı
-
25.11.2018 Malta Sürgünleri
-
25.11.2018 Malta'ya sürülmeden Samsun'a
-
18.11.2018 Sinema işletmecisi Bahri Akkuşoğlu'nun gözünden Bursa'da sinema dünyası
-
18.11.2018 Katip Çelebi'nin izinden giden Bursalı müellif Mehmet Tahir Efendi
-
18.11.2018 Bursa'da Medfun Sadrazamlar ve Vezirler
-
13.10.2018 Kurtuluş Savaşı ve Demirkapı Köyü
-
13.10.2018 Rydakos Çayı'ndan İskele Mahallesi'ne Kocasu'nun yolculuğu
-
13.10.2018 Güllüce Köyü, Mustafakemalpaşa ve Anılar
-
12.10.2018 Yeniçeriler ve yeniçeri isyanlarına farklı bir bakış
-
25.09.2018 Bursa'da nostaljik bir gezinti
-
25.09.2018 Doğu Anadolu'da Kurulan Şuralar
-
25.09.2018 Emperyalizmin Tarih Anlayışı
-
26.08.2018 Batı Anadolu Halkı, İonlar
-
21.08.2018 Bursa'da son ipek filatürcü
-
21.08.2018 İngilizlerle ayrı bir barış antlaşması yapmak istiyordu, ölü bulundu
-
21.08.2018 Güvem Köyü'nden bir mucit
-
21.08.2018 "Herkes Geldi Ama Zuhram Gelmedi"
-
20.08.2018 Meyhane Kültürü – Bursa'da Meyhaneler
-
13.08.2018 Semerkant Rasathaneleri ve Medreseleri
-
24.07.2018 Kor Paşa, Çadır Yıkan Paşa, Bursa'yı Ayağa Kaldıran Paşa
-
24.07.2018 Yıldırım'ın ve Timur'un şairi Ahmedi
-
24.07.2018 TOY – Özbek Düğünü
-
15.07.2018 Bursa'nın Bayram Yeri: Pınarbaşı
-
15.07.2018 Enver Paşa'nın gerçekleşmeyen hayali: Resne'ye dönüş
-
15.07.2018 Tarih Yazımının Değişimi: 19. Yüzyıl
-
08.07.2018 Hemşinlilerin Kökeni… Doğu Ülkeleri Tarihinin Altın Çağı
-
08.07.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi'nin Türbesi Nasıl Yapıldı
-
08.07.2018 Türkiye'de Panayır Kültürü
-
08.07.2018 Bursa'da Gizli Nikah ve Sinemacı Bahri Eşiyok'un Gözünden Bursa Sinemaları
-
24.06.2018 Çerkeslerde Düğün-Yemek-Giysi Kültürü
-
24.06.2018 Binek taşları ve Bursa'daki son binek taşı
-
24.06.2018 Cumhuriyet ekonomisi başlarken
-
22.06.2018 Yeni komedi türü: Tarih kitaplarındaki çeviri hataları
-
19.06.2018 İpek Yolu Devletleri ve İpek Savaşları
-
17.06.2018 Kafkasya'dan İspanya'ya, Anadolu'dan Orta Doğu'ya dolmenler
-
17.06.2018 Evliya Çelebi'den günümüze Bursa'nın kıraathaneleri ve kahve kültürü
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Korosu
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Bandosu
-
16.06.2018 Kapalıçarşı yangınından sonra Yorgancılar Çarşısı nasıl açıldı
-
16.06.2018 2. Dünya Savaşı'ndan hüzünlü bir öykü: Kravat
-
16.06.2018 Osmanlı'nın kuruluş yıllarında Bursa'da sağlık
-
08.06.2018 İnegöl'de çekilen filmler
-
05.06.2018 Bizans ve Bursa İpekçiliği
-
05.06.2018 1.Dünya Savaşı'nda Batı Trakya
-
31.05.2018 İnegöl'de nostaljik bir gezinti ve Kent Müzesi
-
31.05.2018 Gemlik'in sinema geçmişine dair anekdotlar
-
23.05.2018 Misi Etnografya Evi
-
23.05.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi ve Kazım Baykal
-
16.05.2018 Bursalı Osmanlı tarihçisi Neşri
-
16.05.2018 Türkiye ve Dünyada Çerkes Diasporası
-
16.05.2018 Bursalı Tahir Bey ve Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey'in gözünden Karagöz ve Hacivat
-
08.05.2018 Kafkasya'dan Anadolu'ya: Zekeriya Efendi
-
08.05.2018 Bursa'dan Tamgalısay'a yolculuk notları
-
15.04.2018 Teşkilat-ı Mahsusa ve Türkistan
-
14.04.2018 Bulgar-Yunan çetelerine karşı… Son Osmanlı akıncıları
-
14.04.2018 Mary A. Walker'ın Bursa anıları ve Karadeniz boyundaki son Oğuz devleti
-
14.04.2018 Bursa'dan Kırım tahtına: İslam Giray Han
-
14.04.2018 Çerkes ve Gürcü köle ticaretinin yasaklanışı (1845-1855)
-
07.04.2018 Anadolu'da ‘Erken' Hurri Kültürü
-
07.04.2018 Ermeni tehciri üzerine
-
06.04.2018 Kuşçubaşı Hacı Selim Sami Bey (1877-1927)
-
05.04.2018 Onlar yaşarken efsaneydiler
-
04.04.2018 Adıgelerde Nart Efsaneleri
-
04.04.2018 Semerkant'tan Anadolu'ya
-
04.04.2018 Nexhaylar'ın kızı
-
04.04.2018 Kıpçak Ermeniler
-
03.04.2018 Vubıhlar / Ubıhlar
-
03.04.2018 Muy Mübarek
-
02.04.2018 18.Yüzyıl sonu Osmanlı-Kafkas ilişkileri ve Ferah Ali Paşa
-
02.04.2018 Yitirdiğimiz Osmanlı Kenti: Bursa
-
02.04.2018 Kurtuluş Savaşı'nda Batı Trakya'da Kuva-yı Milliye
-
30.03.2018 Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti (1917-1920)
-
30.03.2018 Kırım Hanları ve Çerkesler
-
30.03.2018 II. Beyazit döneminde Kafkasya
-
27.03.2018 Üçüncü Batı Trakya İdaresi
-
27.03.2018 Yeşim Taşı
-
27.03.2018 Boğanın boynuzları – Sümerler – "Tarih Türklerle Başlar"
-
26.03.2018 Bursa'da özel radyoculuğun öncülerinden Mehmet Önür-Cemal Elmas
-
26.03.2018 İkinci Batı Trakya Devleti
-
25.03.2018 Ürdün'den Bursa'ya Kafkas tarihçisi Mahmut Bi
-
25.03.2018 İstiklal mahkemelerinde "İzmir Suikasti" davası
-
25.03.2018 Harf Devrimi ve Millet Mektepleri
-
24.03.2018 Anadolu'ya yerleştirilen Kumanlar (Manavlar)
-
25.03.2017 Hükümet-i Muvakkate / Rodop Geçici İdaresi
-
16.03.2017 Harp tarihçilerimiz ve Bursalı Mehmet Nihat Bey (1886-1928)
-
22.05.2016 Denize atılan çiçekler: Kafkas sürgününe anma
-
03.04.2016 Özbekistan… Tarihini koruyamayan kent: Hokant…
-
26.03.2016 Ermeni Tehciri
-
25.03.2015 Eski Zağra Müftüsü'nün gözünden 93 Harbi