- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 06 Ağustos 2019, Salı 3:08
İlkokul, ortaokul ve liseyi İnegöl’de okudum. Öğretmen olan babam gezmeyi severdi. Onunla gezerdik. Bazen mahallece Kınık ve Çitli maden sularının olduğu yerlere pikniğe giderdik. İnegöl’ün köylerinden Hacı Kara’ya, Hamzabey’e, Deydinler’e, Yenice’ye gittiğimizi hatırlıyorum. Oylat ve Cerrah sık gittiğimiz yerlerdi. Babamla o zaman belediye olan Kurşunlu’ya gittiğimizi hatırlıyorum ama başka bir şey hatırlamıyorum.
Kurşunlu’nun kısa tarihi
Kurşunlu’da şimdi Kurşunlu Cami’nin kuzeyinde Ortaköy’deki kervansaraya benzeyen bir kervansarayın yer aldığı, tarihî kayıtlarda mevcuttur. Kurşunlu’nun üç kilometre ötesinde Kurşunlu Höyüğü bulunur. Höyük, 150 metre çapında, iki metre yüksekliğindedir. Höyük’ten çıkan seramik parçaları Troya’nın II., IV. ve V. tabakalarıyla benzerlik içindedir.
Buluntulardan, Höyük’teki yerleşimin Demir Çağı’na, MÖ. 1000 kadar kesintisiz devam ettiği anlaşılmıştır. (Turgut Gümüş, Kurşunlu, s: 99.)
Osmanlı döneminde derbentçi, yani yol güvenliğini sağlayan bir yerleşim yeriymiş.
Kurşunlu’da ilk sinema 1951 yılında, Ali Sarıca tarafından açılmıştır. Kurşunlu’ya elektrik 28 Aralık 1968 tarihinde gelmiştir.
Bu bilgileri Kurşunlu üzerine kitap yazan öğretmen Turgut Gümüşten öğrendim. Turgut Bey, beni sinemacılar ve Kurşunlu’nun ayaklı tarihçisi Seyit Ali Memiş’le de tanıştırdı.
*
Aradığım sinemanın şimdi yağhane olduğunu görmek, benim için büyük bir sürpriz oldu. Sinemacı Sabri Sarıca, Kurşunlu’da ilk sinemayı açan Ali Sarıca’nın oğlu. Sabri Bey, 1950 yılında dünyaya geldiğinde sinemaları açıkmış. Babası Ali Bey, sinemayı 1948 veya 1949 yıllarında açtığında kasabada elektrik yokmuş. Ali Bey, jeneratörle çalışan 16 mm’lik bir film makinesi almış. Önce Kurşunlu’da, sonra köylerde film oynatmaya başlamış. Sabri Bey, “Biraz büyüyünce babamla köylere gitmeye başladım, daha sonra iki makinemiz oldu, Kurşunlu’daki sinemamızda her gün film oynatırdık. Diğerleriyle köyleri gezerdik.” dedi.
Babası, sinemayı Çitli Caddesi’nde, ahşap bir binanın alt katında açmış, adını “Allahverdi” koymuş. Binanın bahçesini yazlık, binanın alt katını da kışlık sinema olarak kullanmışlar.
Kışlık sinemaya kadınlar için balkon yaparmışlar. Kışlık sinema 200 kişilikmiş. Oynatılacak filmi tanıtmak için bir kişi filmin afişinin olduğu tahta tabelayı taşır, diğer kişi de boruyla tanıtım yaparmış. O yıllarda tanıtım için tabelayı gezdirenlerden birisi Raşit Yavaş, diğeri Sürap Tuna’ymış.
Sabri Bey, “Yakın köylere de film tanıtımı için giderdik. Köylerden kar-çamur dinlemeyip gelen seyircimiz çoktu. İlk yıllarda para yerine yumurta getirirlerdi”. Sabri Bey, babasıyla Yenişehir’in köylerinde film göstermek için bir ay gezdiklerini anlattı.
Hamzabey ve Sülemiş köylerinde 7.5 liraya kahve kiralayıp, film oynatırlarmış.
“Babam Karagöz-Hacivat da oynatırdı. Dayım, İbrahim Sor’a şef ve rejisör lakabı takılmıştı.” Babası komşuya kızınca sinemanın olduğu yeri satmış. Yeni bir yer ve ev ararken Döverim lakaplı Durmuş Ağa, kendisine “Al burayı.” demiş ve şimdi yağhanenin de olduğu yerdeki ahşap binayı satın almış. Sinemayı buraya taşımışlar.
Ahşap binayı hemen yıkıp kâgir bir bina yapmışlar. Yeni sinemaya balkon da yapmışlar. Balkon kadınlar içinmiş. Kadınlarla annesi ilgileniyormuş.
“Babamın sohbeti de iyiydi, balıkçılığı da. İnegöl’ün ileri gelenlerini tanırdı. Onlar da bazen haber verip gelirler, dere kenarına giderlerdi. Babam iyi balık tutardı. Sonra hep beraber tutulan balıkları yerlerdi. Şimdi derelerde bırakın büyük balığı, küçük balık kalmadı.
Ben askerdeyken eşim Gülsüm sinemamızda makinistlik yaptı, Film kopunca öbür makineyi çalıştırırdı.
Sinemamızda Türk filmleri oynatırdık. Komedi filmleri de çok tutulurdu. Türkan Şoray, Fatma Girik, Cüneyt Arkın ve daha sonra Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur’un filmleri çok seyirci çekerdi.
Babamın arkadaşı, Kaymakam lakaplı Halil Taban, lokantanın olduğu yerde 150 kişilik bir sinema açtı. Adını Kaymakam Sineması koydu. Sinemayı açtıktan beş-altı yıl sonra hastalandı vefat etti. Onlar Bursa’da Mehmet Ali’den film alırlardı.
Sinemacılık bir sevdaydı, prestijdi. Sinemacı farklı dünyaları gösteren birisi olduğu için itibarlıydı. Bu uğurda yüz dönüm tarla sattık. Oynattığımız filmleri Bursa ve Eskişehir’den alırdık. Orduevinin olduğu yerde bulunan Saraçoğlu İş Hanı’nda film aldığımız Çınar Film vardı. Bursa’da dar film Arap İsmail Bey’den, Bat Pazarı’nın olduğu yerde dağıtım ofisi olan Mehmet Ali Bey’den film alırdık.
TV yayılıp, diziler çok tutulmaya başlayınca perdenin önüne televizyon koyduk. Tek kanal vardı, o gece hangi dizi oynuyorsa filmle beraber o da seyredilirdi. Acıklı, aşk ve arabesk filmlerde seyirciler ağlardı. Daha sonra karate filmleri çıktı, mecburen oynattık. Cüneyt Arkın, Kartal Tibet, Behçet Nacar’ın başrollerinde olduğu macera filmleri de çok tutuluyordu.
Önce TV çıktı, hızla yayıldı. Ardından video çıktı. Yeşilçam müstehcen filmlere döndü ve aile sinemalarını besleyemedi. 12 Eylül’den sonra sinemacılığa devam ettik ama sinemanın eski havası yoktu. 1985 yılında kapattık. Sinemayı kapatana kadar uzak köylere gitmeye devam ettik.
Kaynatam Mehmet Sağlam yağcıydı. 1970 yılında askere gittim, 1972 yılında döndüm. 16 yaşımda evlendim. Babam yağcıydı, yanında çalışan işçisi rahatsızlandı, bir ay yardım için beni çağırdı. Sonra işe devam ettim. Yağhane, Dere Caddesi’ndeki PTT’nin yanındaydı.
Ayçiçeklerini el mengenesiyle sıkıp yağını çıkarırdık. En çok ayçiçeği yağı kullanıldığı için çok ekilirdi. Bütün ova yağ için buraya gelirdi. Yağhane yaklaşık yüz metrekarelik bir yerdi. İki kişi neredeyse 24 saat çalışırdık.
Yağ sıktırmaya gelenler bakır kazanlarla gelirlerdi. Bir makine ayçiçeklerinin kabuklarını kırardı. Sonra ezmeden geçen çekirdekler tavada kavrulur, pişirilirdi. Sonra çuvala doldurup, mengenenin altına koyup sıkıyorduk. Bu işlem için para almazdık. Kabuk ve küspe bize kalırdı. Çekirdek kabuklarını yakıt olarak, küspeyi de hayvan yemi olarak satardık. Köylüler, ayçiçeklerini eşeklerle, römorklarla getiriyorlardı.
İnegöl’de 25 civarında yağhane bulunuyordu. Babam, eski tahılın olduğu yerdeki yağhaneyi bana bırakmış, bakkallık yapıyordu. İstediği gibi olmadı, işlerle meşgul oluyordu. Daha sonra yağhaneyi benden geri istedi, mecburen geri verdim. Verdim ama bu işin tadı damağımda kalmıştı.
İnegöl’de yağhane makinesi aramaya başladım. Eski Bursa yolunda Osman Damlalar’ın yağhanesi vardı. Babası da yağcıydı. Başka iş yapmak istiyorlardı. Yağcılığı bırakmışlar, “Biri gelse de makineleri alıp gitse, burası boşalsa.” diye bekliyorlardı. Bana yağhanenin takımlarını on liraya verdiler. Sinemanın olduğu yere makineleri taşıdım. Aldığım makineler, elle çalışanların bir üst modeliydi. Elle değil, elektrikle çalışıyor ve su basıncıyla yağları eziyordu. Otuz yıldır bu işi yapıyorum. Zamanla ayçiçeği üretimi azaldı. Tarlalara ev ve fabrikalar yapıldı. Bu sefer ben köylere gidip ayçiçeği getirmeye başladı”.
***
Kurşunlu’da ikinci sinemayı Kaymakam lakaplı Halil Taban açmış. Sinemasının adını “Kaymakam Sineması” koymuş. Sinemayı bana, Kaymakam’ın oğlu 1958 doğumlu Nihat Taban anlattı. Nihat Bey’den sinemanın öyküsünü dinleyelim:
“Sinemayı 1974 yılında açtık. 250 kişilik bir sinemaydı. 16 mm’lik bir film makinemiz vardı. Diğer sinemadan farkımız sinemamızın bir sahnesi bulunuyordu.
Sinemamızda Türk filmlerini oynatıyorduk. Ayrıca, okul müsamereleri bizim sinemada yapılıyordu. Şarkıcılar gelirdi. Körler Derneği sanatçıları da bizim sinemamızda konser verirlerdi. En tanınmışları Zeliha Muşlu’ydu.
Sihirbazlar da sinemamızda program yapıyorlardı: Mandrake, Abra Kadabra, Şah Mat… gibi sihirbazlar sinemamızda program yaptılar. Şah Mat, İnegöllü’ydü. Yakın köylerden sinemaya film seyretmeye gelen çok olurdu.
Babamla, bazı günler sinemayı kapatır; Kulaca, Hamamlı, Eymür ve Hasanpaşa köylerine gidip kiraladığımız kahvelerde film oynatırdık. Herhangi bir nedenle gidemezsek kahvecinin parasını öderdik. Köylerde oynattığımız filmlere ilgi çok fazlaydı. Bir dönem sinemada gündüzleri dört film birden oynatırdık. Filmler ardı ardına döner ve bir bilet alıp oynayan dört filmi de seyredebilirdiniz.
Sinemamızda oynattığımız filmleri Bursa ve Eskişehir’den alıyorduk. Bursa’da Akın Film’den film alıyorduk. Sahibi Mehmet Ali Aknar’dı. Ayrıca Ar Film’den de film alıyorduk.
Sinemanın makine dairesi girişin üstündeydi. Ahmet Mekin’in bir filminde, girişteki pencerenin camları izdihamdan kırılmıştı. İnegöl’de çekilen ve başrollerini Yılmaz Güney ve Hülya Koçyiğit’in oynadığı “Zeyno” filmi büyük ilgi görmüştü.
İnegöl dışında, Yenice nahiyesinde Muzaffer isminde birisi sinemacılık yapıyordu. Çalı’da da Süleyman isminde birisini hatırlıyorum.
Televizyonlar yayılmaya başlayınca işler bozuldu.
1982 yılında sinemayı kapattık ve kahveye çevirdik. Alanı küçülttük. Sahnenin olduğu yeri depo yaptık. Kardeşim Özcan Almanya’dan video getirdi. Grundig 2000 sistemiydi. Kahvede video oynatarak sinemacılığı başka bir boyutta devam ettirdik. Kahvemizi küçük bir sinemaya dönüştürdük. Bu defa seyircilerimiz erkekti.
Amcazadem ve üniversitede akademisyen olan Devrim Taban, 2001-2002 yıllarında buradaki sinema kültürü üzerine bir belgesel çekmişti.
Filmlerden sonra videoları da Bursa’dan alıyorduk. Zamanla videomuzu yenileyerek Beta sistemine geçtik. En son VHS’de karar kıldık. Bu iki sistemde videokaset çoktu.”
Kurşunlu’nun ayaklı tarihçisi, bilgesi, 1939 doğumlu Seyit Ali Memiş, kasabada gençlere yönelik bir yer açmış. İnternet kafe bir yanda, diğer yansa langırt ve ping pong masaları… Dükkânın her tarafı eski ve antika eserlerle doluydu. İnegöl Kent Müzesine yaptığı çok sayıda bağış (köstekli saat, para, halı-kilim, bakır ev eşyaları) dolayısıyla verilen birkaç teşekkür yazısı duvara asılmıştı. Belgelerin birinde İnegöl Kent Müzesi’nin kurulmasında büyük katkısı olan rahmetli Serdar Rubacı’nın adını görünce duygulandım.
Seyit Ali Bey, Kurşunlu’da sinema kültürüyle ilgili olarak şunları söyledi: “Kurşunlu’ya önce seyyar sinemacılar geliyordu. Geniş bir bahçe, beyaz bir perde yeterliydi. Daha sonra asfalt boyunda Talip Abi evinde sinema oynattı.
Buranın halkı yerli Manavdır. Uzun yıllar önce Kurşunlu nahiyeydi. 1955 yılında belediye teşkilatı kuruldu. Kasabanın nüfusu çevreye göre fazlaydı. Kasabanın o dönem tek eğlencesi sinemaydı.
Seyyar sinemacılardan sonra Ali Sarıca sinema açtı. En çok tutulan, izlenen filmler Türkan Şoray, Fatma Girik, İsmail Dümbüllü ve Nuri Sesigüzel’in filmleriydi. Kasabada yağlı güreş yapılırdı. Güreşler, Ürünbey denen yerdeki çayırda yapılırdı. İnegöl’e tanınmış bir sanatçı geldiğinde onun verdiği konsere giderdik. Güzel bir film oynadığında İnegöl’e giderdik, minibüs kaldırırdık.
Kurşunlu, Osmanlı’nın derbent köyüydü. Padişah Yıldırım Beyazıt buraya bir han yaptırmış. Hanın üzerini kurşunla kaplatmış. Köyün adı Kurşunlu kalmış. Kasaba yaklaşık üç yıl Yunan işgalinde kalmış.”
Meraklı bir insan olan Seyit Ali Bey’in sakladığı eşyaları arasında, üzerinde balık ve böcek fosili bulunan iki mermer parçası da çok ilginçti.
BAKMACA DEDE
Her yıl geleneksel olarak Kurşunlu’da Bakmaca Dede Şenliği düzenlenir. Bakmaca Dede’nin, Türklüğü Anadolu’ya yaymak için Horasan’dan gelen gönül erlerinden olduğuna inanılmaktadır.
Bakmaca Dede, Osman Gazi zamanında İnegöl’deki Bizans tekfurunun hareketlerini takip etme görevinde bulunmuş ve bu bölgede İslamiyet’i yaymak için görevlendirilmiş bir Türk büyüğüdür. Moğol istilasından sonra Anadolu’nun Türk vatanı haline gelmesinde, Türkistan’dan gelen Ahmet Yesevi dervişlerinin önemli bir payı olmuştur. Bakmaca Dede de Ahmet Yesevi gibi Müslümanlığı ve Türklüğü yaymak için Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen değerlerden bir tanesidir. Osmanlı Beyliği’nin kuruluş yıllarına tekabül eden 1300’lü yıllarda uç bölgesine gelerek İnegöl’e yerleşmiş ve burada ilim görevine devam etmiştir. Bu bölgede İslamiyet’in yayılmasına çok büyük katkıda bulunmuştur.
- Ekrem Hayri PEKER
KAYNAKÇA:
– Kurşunlu, Turgut Gümüş, Bursa, 2000.
Sözlü Kaynaklar:-Nihat Taban
-Özcan Taban
-Sabri Sarıca
-Seyit Ali Memiş
-Turgut Gümüş
https://www.belgeseltarih.com/kursunlu-sinemalari-ve-kursunluda-bir-gezinti/
MAKALEYE YORUM YAZIN
-
17.05.2020 Mezarında bile rahat bırakılmayan Şehzade Cem Sultan
-
09.05.2020 Lodos estiğinde uçaklar Bursa'ya inemezdi
-
09.05.2020 Bursa Basınından Uçan Daire Haberleri
-
18.04.2020 Bursa'nın Dağ Yöresinde Sinema
-
18.04.2020 Bir zamanlar Bursa'da deve güreşi de yapıldı
-
17.04.2020 Kültürpark'taki boa yılanları nasıl öldü?
-
17.04.2020 Bursa'da fil cinayeti! Arşivden yansıyanlar…
-
17.04.2020 Antik Çağlardan Günümüze Gelen Bir Kavim: Sahalar
-
10.04.2020 Yerel Basın Arşivi: Bursa defineleri nerelerde çıktı?
-
05.04.2020 Şeyh Bedrettin Vakası öncesi Rumeli'ne sürülen dini gruplar
-
05.04.2020 Bursa'ya sürgün edilen şeyhülislamlar
-
05.04.2020 Bursa'da medfun mollalar
-
27.02.2020 Pazırık Halısı ve Kurganı
-
27.02.2020 Tirilye Sinemaları
-
27.02.2020 Bursa'da Havayolu Taşımacılığı, Uçak Kazaları ve Anılar
-
27.02.2020 İnegöl'de müderrislik yapan mollalar
-
02.11.2019 Bir Mübadele Öyküsü: Langaza'dan Çeşnigir Köyü'ne
-
20.10.2019 Kızılbaş ayrımı Bursa'da başladı: Kızıl börk-Ak börk ayrılığı
-
20.10.2019 Nostalji… İnegöl Sinemaları…
-
14.07.2019 Osmanlı Devletinin Kuruluşu: Aşiretten mi Yoksa Uç Beyliği mi?
-
10.07.2019 Bursa'da çekilen filmler
-
02.07.2019 Fergana
-
30.05.2019 Philips demek Eindhoven demek
-
29.05.2019 Utrecht'te Runik Yazı
-
28.05.2019 Bir Hollanda gezisi ve Rembrandt
-
28.05.2019 Bu dünyadan Hadi Türkmen geçti
-
28.05.2019 Mustafakemalpaşa'da Çekilen Filmler
-
25.05.2019 Kızılderililer ve Ön Türkler
-
17.05.2019 Osmanlı ve Teşkilatı Mahsusa'nın Müttefiki Küçük Han
-
27.04.2019 Keles Sinemaları (Nostalji)
-
14.04.2019 Memlûkler
-
14.04.2019 Osmanlı tahtına göz diken Giraylar
-
07.04.2019 Semerkand'dan Kastamonu'ya Astronom Şirvani
-
24.03.2019 Bursa Orhangazi Sinemaları
-
24.03.2019 Fransız tarihçilerin gözünden Osmanlılar'ın Mısır'ı fethi
-
16.03.2019 İznik Sinemaları ve Anılar
-
15.03.2019 Yenişehir, Anılar ve Sinemaları
-
13.03.2019 Osmanlı'da Nüfus Sorunu Üzerine
-
13.03.2019 Şeyh Bedrettin (1358/59 – 1416)
-
13.03.2019 93 Harbi (1877-1878) Öncesi Anadolu
-
09.03.2019 Unutturulan Cihangir Osmanlı Padişahı
-
09.03.2019 Halide Edip'in romanı… Mustafa Kemal Paşa ve "Vurun Kahpeye"
-
06.03.2019 Tankut Sözeri – Hayatı… Eserleri…
-
27.01.2019 Bursa Geçit'te Bir Sinema
-
05.01.2019 Padişah II. Mahmut Dönemine Farklı Bir Bakış
-
01.01.2019 Anadolu'dan Semerkand'a, Semerkand'dan Anadolu'ya bilime yolculuk
-
30.12.2018 Runik Yazıyı Okuyan Adam: Kazım Mirşan
-
30.12.2018 Meclis-i Mebusan'da bir oturum ve Ahmet Vefik Paşa
-
19.12.2018 Hüsnü Züber – "Yaşarken mezar taşını yaptıran adam!"
-
14.12.2018 Leon Cahun'a göre Avrupa'da Ön-Türk izleri
-
09.12.2018 Osmanlı'nın son Mekke Şerifi Ali Haydar Paşa, Fahrettin Paşa ve Medine Müdafaası
-
09.12.2018 Anna Komnena zamanında Balkanlarda Türkler
-
25.11.2018 Keles-Taşkent Hattı
-
25.11.2018 Malta Sürgünleri
-
25.11.2018 Malta'ya sürülmeden Samsun'a
-
18.11.2018 Sinema işletmecisi Bahri Akkuşoğlu'nun gözünden Bursa'da sinema dünyası
-
18.11.2018 Katip Çelebi'nin izinden giden Bursalı müellif Mehmet Tahir Efendi
-
18.11.2018 Bursa'da Medfun Sadrazamlar ve Vezirler
-
13.10.2018 Kurtuluş Savaşı ve Demirkapı Köyü
-
13.10.2018 Rydakos Çayı'ndan İskele Mahallesi'ne Kocasu'nun yolculuğu
-
13.10.2018 Güllüce Köyü, Mustafakemalpaşa ve Anılar
-
12.10.2018 Yeniçeriler ve yeniçeri isyanlarına farklı bir bakış
-
25.09.2018 Bursa'da nostaljik bir gezinti
-
25.09.2018 Doğu Anadolu'da Kurulan Şuralar
-
25.09.2018 Emperyalizmin Tarih Anlayışı
-
26.08.2018 Batı Anadolu Halkı, İonlar
-
21.08.2018 Bursa'da son ipek filatürcü
-
21.08.2018 İngilizlerle ayrı bir barış antlaşması yapmak istiyordu, ölü bulundu
-
21.08.2018 Güvem Köyü'nden bir mucit
-
21.08.2018 "Herkes Geldi Ama Zuhram Gelmedi"
-
20.08.2018 Meyhane Kültürü – Bursa'da Meyhaneler
-
13.08.2018 Semerkant Rasathaneleri ve Medreseleri
-
24.07.2018 Kor Paşa, Çadır Yıkan Paşa, Bursa'yı Ayağa Kaldıran Paşa
-
24.07.2018 Yıldırım'ın ve Timur'un şairi Ahmedi
-
24.07.2018 TOY – Özbek Düğünü
-
15.07.2018 Bursa'nın Bayram Yeri: Pınarbaşı
-
15.07.2018 Enver Paşa'nın gerçekleşmeyen hayali: Resne'ye dönüş
-
15.07.2018 Tarih Yazımının Değişimi: 19. Yüzyıl
-
08.07.2018 Hemşinlilerin Kökeni… Doğu Ülkeleri Tarihinin Altın Çağı
-
08.07.2018 Kafkas arkeolojisi üzerine
-
08.07.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi'nin Türbesi Nasıl Yapıldı
-
08.07.2018 Türkiye'de Panayır Kültürü
-
08.07.2018 Bursa'da Gizli Nikah ve Sinemacı Bahri Eşiyok'un Gözünden Bursa Sinemaları
-
24.06.2018 Çerkeslerde Düğün-Yemek-Giysi Kültürü
-
24.06.2018 Binek taşları ve Bursa'daki son binek taşı
-
24.06.2018 Cumhuriyet ekonomisi başlarken
-
22.06.2018 Yeni komedi türü: Tarih kitaplarındaki çeviri hataları
-
19.06.2018 İpek Yolu Devletleri ve İpek Savaşları
-
17.06.2018 Kafkasya'dan İspanya'ya, Anadolu'dan Orta Doğu'ya dolmenler
-
17.06.2018 Evliya Çelebi'den günümüze Bursa'nın kıraathaneleri ve kahve kültürü
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Korosu
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Bandosu
-
16.06.2018 Kapalıçarşı yangınından sonra Yorgancılar Çarşısı nasıl açıldı
-
16.06.2018 2. Dünya Savaşı'ndan hüzünlü bir öykü: Kravat
-
16.06.2018 Osmanlı'nın kuruluş yıllarında Bursa'da sağlık
-
08.06.2018 İnegöl'de çekilen filmler
-
05.06.2018 Bizans ve Bursa İpekçiliği
-
05.06.2018 1.Dünya Savaşı'nda Batı Trakya
-
31.05.2018 İnegöl'de nostaljik bir gezinti ve Kent Müzesi
-
31.05.2018 Gemlik'in sinema geçmişine dair anekdotlar
-
23.05.2018 Misi Etnografya Evi
-
23.05.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi ve Kazım Baykal
-
16.05.2018 Bursalı Osmanlı tarihçisi Neşri
-
16.05.2018 Türkiye ve Dünyada Çerkes Diasporası
-
16.05.2018 Bursalı Tahir Bey ve Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey'in gözünden Karagöz ve Hacivat
-
08.05.2018 Kafkasya'dan Anadolu'ya: Zekeriya Efendi
-
08.05.2018 Bursa'dan Tamgalısay'a yolculuk notları
-
15.04.2018 Teşkilat-ı Mahsusa ve Türkistan
-
14.04.2018 Bulgar-Yunan çetelerine karşı… Son Osmanlı akıncıları
-
14.04.2018 Mary A. Walker'ın Bursa anıları ve Karadeniz boyundaki son Oğuz devleti
-
14.04.2018 Bursa'dan Kırım tahtına: İslam Giray Han
-
14.04.2018 Çerkes ve Gürcü köle ticaretinin yasaklanışı (1845-1855)
-
07.04.2018 Anadolu'da ‘Erken' Hurri Kültürü
-
07.04.2018 Ermeni tehciri üzerine
-
06.04.2018 Kuşçubaşı Hacı Selim Sami Bey (1877-1927)
-
05.04.2018 Onlar yaşarken efsaneydiler
-
04.04.2018 Adıgelerde Nart Efsaneleri
-
04.04.2018 Semerkant'tan Anadolu'ya
-
04.04.2018 Nexhaylar'ın kızı
-
04.04.2018 Kıpçak Ermeniler
-
03.04.2018 Vubıhlar / Ubıhlar
-
03.04.2018 Muy Mübarek
-
02.04.2018 18.Yüzyıl sonu Osmanlı-Kafkas ilişkileri ve Ferah Ali Paşa
-
02.04.2018 Yitirdiğimiz Osmanlı Kenti: Bursa
-
02.04.2018 Kurtuluş Savaşı'nda Batı Trakya'da Kuva-yı Milliye
-
30.03.2018 Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti (1917-1920)
-
30.03.2018 Kırım Hanları ve Çerkesler
-
30.03.2018 II. Beyazit döneminde Kafkasya
-
27.03.2018 Üçüncü Batı Trakya İdaresi
-
27.03.2018 Yeşim Taşı
-
27.03.2018 Boğanın boynuzları – Sümerler – "Tarih Türklerle Başlar"
-
26.03.2018 Bursa'da özel radyoculuğun öncülerinden Mehmet Önür-Cemal Elmas
-
26.03.2018 İkinci Batı Trakya Devleti
-
25.03.2018 Ürdün'den Bursa'ya Kafkas tarihçisi Mahmut Bi
-
25.03.2018 İstiklal mahkemelerinde "İzmir Suikasti" davası
-
25.03.2018 Harf Devrimi ve Millet Mektepleri
-
24.03.2018 Anadolu'ya yerleştirilen Kumanlar (Manavlar)
-
25.03.2017 Hükümet-i Muvakkate / Rodop Geçici İdaresi
-
16.03.2017 Harp tarihçilerimiz ve Bursalı Mehmet Nihat Bey (1886-1928)
-
22.05.2016 Denize atılan çiçekler: Kafkas sürgününe anma
-
03.04.2016 Özbekistan… Tarihini koruyamayan kent: Hokant…
-
26.03.2016 Ermeni Tehciri
-
25.03.2015 Eski Zağra Müftüsü'nün gözünden 93 Harbi