- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 17 Mayıs 2019, Cuma 3:05
1905 yılında Rusya’nın Uzak Doğu ve Baltık donanmalarının Japonlar tarafından yok edilmesi ve Japonların Rus kuvvetlerini bozguna uğratarak Vladivostok’u işgali Beyaz Adam’ın yenilmez olduğu efsanesini yok etmişti. Rusların yenilgisi Doğu halklarını şiddetle sarsmıştı. Sadece Rusya’da değil, Osmanlı, İran ve Çin’de de meşrutiyet isteklerini güçlendirmişti.
1908 İran devriminden sonra, İran’ın Gilan bölgesinde önce Ruslar sonra İngilizlerle mücadeleye girişen Küçük Han, yenilince Afganistan’a çekilir. Rusya’da ki devrimden sonra bölgeye gelen Küçük Han tekrar mücadeleye başlar. Küçük Han, daha önce Teşkilat-ı Mahsusa vasıtasıyla Enver Paşayla da irtibat kurmuştu. Küçük Han’ın iki temel düsturu bulunuyordu. Küçük Han’ın iki sloganı vardı.
-İran, İranlıların ve toprak işleyenin
-İngilizlere ölüm ve yaşasın yoksullar
Küçük Han, İran ve Türkiye arasında yakınlaşmayı savunmaktaydı. Küçük Han bölgedeki etnik unsurları da bünyesine katmıştı. 4 Haziran 1920’de Küçük Han merkezi Reşt olan İran Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurdu. Ancak Mart 1921’de İngiliz-Sovyet Ticaret Antlaşması bu cumhuriyetin sonunu getirdi. Resmi antlaşmada yer almamasına rağmen İran’da ki Sovyet birliklerinin geri çekilmesi antlaşmanın ön şartıydı.
21 Şubat 1921’de bir darbe yapan Albay Rıza Han, önce İngilizlerle yapılan antlaşmayı iptal eder. 26 Şubat 1921’de İran-Sovyet Dostluk Antlaşması imzalanır. 8 Eylül 1921 de Kızıl Ordu birliklerinin Gilan’dan çekilmesi Gilan’daki cumhuriyetin sonunun başlangıcıdır.
Sadece Enver Paşa değil, ezilen ulusların farklı bir devrinin sürecinden geçmesini savunan Sultan Galiyev de Küçük Han’la temas kurmuştu.
Anadolu’da Milli Mücadele’yi bastırmak için isyan örgütlemeye çalışan İngiliz Binbaşı Noel İran’da görev yapmıştır. İran’da İngiliz karşıtı bir milletvekili tutuklanınca Küçük Han Reşt’teki İngiliz Konsolosunu ve istihbarat subayı E. Noel’i rehin almıştı.
*
Küçük Han, 1880 yılında İran’ın Gilan Eyaleti’nin Reşt şehrinde dünyaya gelmiştir. 1921’de Cengeli’de ölmüştür. Babasının adı Mirza Bozorg’tur. Orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Küçük Han, medreselerde sarf, nahiv ve din ilimleri tahsil etmiştir. Okumayı ve araştırmayı çok seven Mirza Küçük Han’ın ilk gençlik yıllarında, özellikle Kafkaslar üzerinden gelen fikir akımlarıyla, İran Meşrutiyet düşüncesinde yeni anlayışlar gelişmeye başlamıştır. Takizade, Devletâbâdî ve Musavat gibi bağımsızlıkçı aydınların da bu fikirlerden etkilenmesi, hürriyet düşüncesinin büyük ivme kazanmasına neden olur. Bu türden düşünce akımları, Tebriz, Tahran, Meşhed ve Gilan gibi şehirlerde özgürlükçü grupların doğmasına neden oldu. Mirza Küçük Han da bu dönemde eğitimini yarıda kesti ve özgürlükçü akımın içinde yer aldı.
*
Rus-İran Savaşları’nın sonunda 1828’de imzalanan Türkmençay Anlaşması ile İran topraklarının neredeyse yarısını kaybetmişti. Bu tarihten sonra İran, bölgedeki iki hâkim güç olan İngiltere ve Rusya arasında siyasi ve ekonomik bir mücadele alanı haline gelmiştir. 1908 yılında İran’da petrolün bulunmasıyla da, İran üzerinde, iki ülkenin mücadelesi en üst düzeye çıkmıştı.
Özgürlükçü hareketler, hem toplumun içinde bulunduğu ekonomik duruma ve toprak sistemi, hem de İngiliz ve Rus emperyalizmine karşı tepki olarak gelişmişti. Halk, bu olumsuz gelişmelerin sorumlusu olarak Kaçar Hanedanını görüyordu.
1906 yılında Tahran’da başlayan isyan, hızla İran’ın diğer şehirlerine de yayılmıştır. Bu isyanı bastıramayan Muzafereddin Şah, 5 Ağustos 1906’de meşrutiyeti ilan etmiştir. Fakat bu meşrutiyet çok uzun ömürlü olmadı. 1908 yılında Han tarafından ve Rus subayların yönettiği Kazak Birliği vasıtasıyla, meşrutiyetin kanlı bir şekilde yıkıldı. Meşrutiyetçilerin büyük kısmı, idamlardan ve baskılardan kurtulmak amacıyla Kuzey İran’a (Gilan’a) saklandılar. Mirza Küçük Han, bu dönemde Rusya’ya (Tiflis’e) geçmiştir.
Gilan, Kuzey İran’da, son derece sık ormanlardan oluşan, bir bölgedir. Etnik yapısı bakımından da son derece karışık olan bu bölgede, İranlılar, Azeri Türkleri, Ermeniler, Kürtler bir arada yaşamaktaydı. Büyük bölümü tarımla uğraşan bölge, İran’ın o dönemde, gelir seviyesi en düşük bölgesiydi. Ancak, nüfus yoğunluğunda ve okuma-yazma oranında da en gelişmiş bölgedir.
Toprak sahibi bir aileden Mirza Küçük Han liderliğindeki İttihad-i Islam -ya da “Ormanlılar” anlamına gelen Cengeli Hareketi- anayasal devrimi hedefleyen, İran’ın İngiltere ve Çarlık himayesine karşı çıkan ulusal bir hareketti. Yoksullara fayda sağlayacak reformlar da talep ediyorlardı. Bu hareket Birinci Dünya Savaşı sırasında Gilan dağlarındaki ormanlarda beş bin silahlı kişi toplamıştı.
Mirza Küçük Han, Hazar Denizi sahillerinde Batı ile ticaret yapan komisyoncuları ayrı bir vergiye bağlamak, büyük toprak ağalarından aldığı haraçları yoksullara dağıtmak gibi eylemlerle 1917 yılına gelindiğinde Kuzey İran’ın en önemli gücü olmuştu. Mirza Küçük Han’a ait birlikler, İngilizlerin gönderdiği kuvvetlerini dahi püskürtebilecek bir kuvvete toplamıştı.
Ekim Devrimi ardından Rusya ve çevresinde patlak veren iç savaş sırasında Küçük Han, silahlı güçleriyle birlikte Bolşeviklere saldırı için Kuzey İran’ı üs olarak kullanan Beyaz Ordu ve İngilizlerin merkezlerine karşı saldırılar düzenledi ve böylece Rusya’daki iç savaşa dâhil oldu. Mayıs 1920’de Bolşeviklerin Hazar Denizi filosu Gilan’daki Enzeli Limanı’nı ele geçirdi. Kızıl Ordu’yla beraber 2 bin Adalat Partisi üyesi de gelir. Bir ay sonra Küçük Han’ın güçleriyle, adını İran Komünist Partisi (PKP) olarak değiştiren Adalat Partisi koalisyon yaptı ve böylece Gilan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu.
Dönemin bütün anti-emperyalist ve milliyetçi unsurları gibi Mirza Küçük Han, 1913’ten itibaren Almanya ile yakınlaşmıştır. 1917 yılına kadar olan dönemde Osmanlı İmparatorluğu ile işbirliği içinde bulunması; o dönem şartlarında olağan gelişmelerdi. Bu işbirliği, 1920’li yıllara kadar sürmüştür.
Teşkilat-ı Mahsusa ve Küçük Han
Birinci Dünya Savaşı’nın başında Teşkilat-ı Mahsusa propaganda amacıyla bazı üniversite ve medrese öğrencilerini Tahran’a gönderdi. Gidenler, Kafkasya ve İran arasında bir teşkilat kurdular. Rus ordusu hakkında topladıkları bilgiyi Tahran’daki Osmanlı elçiliğine ilettiler.
Gidenlerden Nur Muhammed, yanında iki subayla Gilan’da Ruslarla savaşan Küçük Han’ın yanına gider. Nur Muhammed, Ruslarla yapılan bir çatışmada şehit düşer.
Savaştan önce bölgeyi ziyaret eden Becil kaymakamı Habip Bey, bölgede görev alır. Habib Bey, Kafkasya’nın Şirvan bölgesinden 1897 yılında İstanbul’a göç etmiştir. Savaş öncesi, Ağustos 1914’de Batum üzerinden Kafkasya’ya geçer ve dâhili bir Rus pasaportu alır. Her türlü baskıya rağmen burada çalışmalarını sürdürür. (Tetik, Ahmet, Teşkilat-ı Mahsusa-II, s,176)
Rusya’da askerler ve halk savaşın getirdiği ağır şartlara dayanamayıp isyan edince, Habib Bey, faaliyetlerini arttırır. 28 Nisan 1917’de Bakü’de toplanan “Umum Kafkasya İslam Vekilleri” toplantısına katılır. Bakü-Moskova-Petersburg-Stockholm-Berlin üzerinden İstanbul’a dönerek bölge hakkında geniş bir rapor verir. Raporunda Küçük Han’la ilgili olarak şu bilgileri verir; “ Mirza Küçük Han, İran’ın Geylan bölgesinde Enzeli yakınlarında, ‘Mencel nam ormanlıkta’ harbin başından beri Ruslara karşı mücadele etmektedir. Yanında Türk ve Alman subaylar varmış, Bizim firari esirlerden bazıları da oraya gönderilmiştir. Firarı başaranları da misafir etmektedir.”Tetik, Ahmet, Teşkilat-ı Mahsusa-II, s,185)
*
Bakü’yü kurtarmak için yola çıkan Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa’nın bu harekâtına Küçük Han Destek verir. Nuri Paşa, sözde Osmanlının müttefiki olan Almanların engellemelerini aşarak harekâtını sürdürdü. Şiddetli çatışmalarla Aksu, Kürtemir ve Şamahı kasabalarını kurtarıp, Bakü üzerine yürüdü.
Bakü’de yönetimi ele geçiren Ermeniler, İngilizleri yardıma çağırdılar. İngilizler Lionel Charles Dunsterville komutasında bir alay gücünde bir kuvveti Bakü’ye çıkardılar. Enzeli üzerinden gelen bu kuvvetleri Osmanlı yanlısı Küçük Han engellemek istedi. Ancak uçak, top ve zırhlı otomobil destekli İngilizleri durduramadılar.
Gilan Sovyet Cumhuriyeti
1917 Rus Devrimi ile başlayan süreçte büyük bir özgürlük ve devrim akımı dünyayı sarmıştı. Rus Devrimi’nden sonra iktidara gelen Bolşevikler İran’ın Çarlık Rusyası ile yaptığı bütün anlaşmaları iptal ederek yeni bir anlaşma yapmak istiyordu. Fakat iktidardaki Şah Rejimi, İngiltere yanlısı bir politika izliyordu. Halk içinde de Rus Devrimi’nin etkisiyle Bolşevik sempatizanı bir kamuoyu oluşmaya başlamıştı.
Mirza Küçük Han 1920’de Rusya ile işbirliği konusunda bir anlaşma yapmıştır. Bu durumu Türkiye’deki Yusuf Ziya Bey’e yazdığı mektupta şu şekilde anlatmıştır:
“07/09/1920
Bolşevik partisine olan dostluğumu, meylimi ve sadıkane inancımı anlatmak için; aynı şekilde, İngiliz güçlerinin çıkarılmasına ilişkin onlarla olan sağlam dostluk akdimiz uyarınca Enzeli’ye gittim. Görüşme ve müzakerelerden sonra, kâfi deliller ile Bolşevik meramname maddelerinden bazılarının İran’da icrasının sadece güçlük çıkarmakla kalmayacağını, bilakis herkesi bize karşı kışkırtacağını ispat ettim. Netice alıp almamamız bir yana, zarar göreceğimiz kesindir. Arazi mülkiyetinin ilgası, başlangıçta, ileri görüş ve ihtiyattan uzaktır; zira mülk sahiplerinin çoğu, kendi aşiret bölgelerinde nüfuzu olan ve arazi mülkiyeti ilgası sebebiyle, çalışmalarımızın önüne set çekecek olan Veşayir eyaleti liderleridir. Olayları susturup kendi çalışmalarımızın temellerini şu üç zemin üzerine oturtmamız daha iyidir: İngilizlerin İran’dan çıkarılması, kapitülasyonların ve (yapılan) antlaşmaların ilgası—Hindistan’a saldırı için İranlıların mükemmel bir şekilde teçhizatlandırılması. Bu birkaç madde etrafında ve merkezin ele geçirilmesindeki başarıyı kazandıktan sonra, o zaman meramname’nin geri kalan maddelerini halkın ruhuna tatbik ile icra etmemiz mümkündür. Eğer bu düzene riayet edilirse, söz veriyorum; 3 ay müddeti zarfında merkezi ele geçirip layıkıyla başarılı olacağım. Hazret, sözümü tasdik ve kabul ettiler ve bana sadece silah vermeyi kararlaştırdılar. Ne kadar gerekliyse o kadar nefer tayin ettim; göndermelerini istiyoruz. Özellikle, dâhili işlerimize müdahale edilmemesi ve aynı şekilde, Lenin ve Troçki’nin “Her millet kendi mukadderatını kendi elinde tutmalıdır.” sözüyle açıkladıkları gibi yönetim İranlıların elinde olması gerektiği vurgulandı. Hatta silahlar karşılığında para vermeyi teklif ettim, kabul etmediler ve bu şekilde antlaşmamız sona erdi. Cengel’den Reşt’e geldik, tüm katmanların mutluluğuyla (Sosyalist Geylan) Cumhuriyet’i ilan ettik. Bizi fevkalade ve geniş bir çehre ile kabul ettiler; her türlü işbirliği ve yardım hâsıl oldu. Tam bir şevkle faaliyetle meşgul olup Mencil’e hücum ettik. Mencil ele geçirildiği gün; gizlice Reşt’e girerek, ismini bilmediğim birkaç cahil nefer yardımı ile Reşt ve Enzeli’yi ele geçiren 600 kişilik bir güç ve Cenab-ı Âlinizin her şeyi bizatihi gözleriyle görüp gerçek şahidi olduğu, yaratılan feci manzara ile karşılaştık. Vilayetleri harap edip düşmanı yendiler. İnkılap’a yardım etmiş İran milletini kendilerine muhalefet ve düşmanlığa maruz bıraktılar. Bana, tam bir utanmazlıkla, eşkıyalık, hıyanet, şah ve İngilizler ile yakınlığı nispet ettiler. Pesihan, Fumen ve Kesma’ya saldırdılar. Bendenizle çatışma ve savaşta bulundular; çünkü hakikatler halktan son derece gizliydi. Hadiseleri aydınlatmaya meylettim. Bu cihetle, çatışmadan sakındım. Vaziyet, mülahaza buyurduğunuz yol ile nihayete ersin diye Cengel’de o zaman kadar oyalanarak vakit geçirdim. İşte o zamanlar Medyuvani’ye yazdığım mektuplarda şu anki durumu öngördüm. Onlara, mektuplaşmalarımızdan bir nüshayı sizi haberdar etmek için gönderdiğimi hatırlattım. Şimdi, Cenab-ı Âlinizden hüküm vermenizi istiyorum. Acaba İnkılap, Beyefendilerin işe el atmış olmaları mıdır? Acaba İnkılapçılar, işte şu nazlı ve dertli varlıklar mıdır?”
1920 yılında Mirza Küçük Han Hareketi’nin programı şöyledir:
“İran, İranlılarındır ve toprak işleyenindir.”
“Dışarıda İngilizlere ölüm ve içeride yaşasın yoksullar.”
İran-Türkiye yakınlaşmasını istemektedir.
Şah’ın değiştirilmesi ve meşrutiyete geçişi savunmaktadır. Aynı zamanda Çarlık Rusya’sı döneminde kurulmuş olan Şah’ın Kazak Birliği’nin de ilgasını istemektedirler.
Mayıs-Haziran 1920’de Enzeli şehrinde Sovyet yetkililerle işbirliği anlaşması yapan Mirza Küçük Han, partisinin ismini, Adalat Partisi’nden İran Komünist Partisi (Fırka-i Komünist-i İran) olarak değiştiriyordu. Parti, değişik etnik gruplardan gelen üyelerden oluşmaktaydı. Dönemin hareketlerinde görüldüğü gibi tüm anti-emperyalist görüşleri bir arada toplamıştı. 4 Haziran 1920 tarihinde merkezi Reşt şehri olmak üzere ‘İran Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ ilan edilmiştir.
Küçük Han, Gilan’ın en büyük şehri Reşt’in meydanında, cumhuriyetin ilanında şu konuşmayı yapar:
“Rusya’dan göz kamaştırıcı bir ışık yayılıyordu, ancak başlangıçta ışınları gözümü o denli kör etmişti ki ona sırtımızı dahi döndük. Fakat şimdi, bu parlayan ışının yüceliğini anladık. Eğer bu yanan lamba Rusya’da söndürülecek olursa, İran halkı onu yeniden yakacak araçlara sahip olmayacaktır. Bu nedenle İran halkının tüm çabaları onu yeniden canlandırmaya yöneliktir. İran halkının tüm gayretleri Sovyet Rusya’sıyla yapılacak ittifaka yöneltilmelidir. Bolşeviklerle yakın ittifağımızın sembolü olan Sovyet Rusya temsilcisini kucaklıyorum.”
Elbette Küçük Han bu sözleri sarf ederken, ittifakın bir gün bozulacağı ihtimalini gerçeklikten uzak tutmaktadır. Bu ittifakın sağlamlığına daha sonra değineceğiz, şimdi bu Cengeli ve PKP ortaklığıyla kurulan Gilan Sovyeti’nin hangi mutabakat doğrultusunda oluşturulduğuna bakalım. Basitçe sıralayacak olursak bu genç sovyet, kendine şunları amaç edinmişti:
–Irk ve din ayrımı olmaksızın tüm bireylere sivil haklar tanınacak
–Düşünce, konuşma, basın, fikir, istihdam, seyahat özgürlüğü ve hakkı.
–Tüm aristokratların unvan ve ayrıcalıklarının kaldırılması
–Altmış yaşında emeklilik
–Sivil ve sosyal cinsiyet eşitliği
–Herkes için ücretsiz zorunlu ilköğretim, çalışma alanı seçme özgürlüğü
–Dinin siyaset ve ekonomiden ayrılması
Yeni kurulan hükümetin en önemli adamı yine Mirza Küçük Han’dır. Küçük Han, PKP’nin ortaya attığı toprak reformunu yetersiz bulur. Fakat parti içindeki farklı fraksiyonlardan biri olan İhsanullah’ın yaptığı üstü örtülü darbenin ardından 28 Haziran’da görevini bırakarak tekrar gerilla hareketinin başına döndü.
DOĞU HALKLARI KURULTAYI
1920 sonunda Bakü’de ‘’Doğu Halkları Kurultayı’’ toplanmıştır. Enver Paşa ve Küçük Han kurultayın yıldızlarıdır. Küçük Han Gilan’da küçük bir Sovyet Cumhuriyeti kurmuştur. İran’la yapılan ticaret antlaşmasından sonra Bolşevikler bölgedeki kuvvetlerini çektiler. O dönem İran başbakanı olan Albay Rıza Küçük Han’ın isyanını bastırdı. Küçük Han’ın başı kesildi. Gilan Sovyeti’nin Albay Rıza tarafından yıkılması, İngilizlerle Albay Rıza arasındaki ilişkileri geliştirdi. Rıza Pehlevi’ye İran şahlığının yolu açıldı.
Enver Paşa Rusya’da ki sosyalist iktidarın desteğiyle İslam dünyasını içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmayı umuyordu. Enver Paşa, Küçük Han’a mektup yazar.
Enver Paşa’nın Küçük Han ve Tebriz’de Hamidüssal Tanaya gönderdiği mektup:
“Çok mu’azzez [aziz, izzetli] kardeşim!
Zavallı mağdur ve mazlum İslâmların esaretten istihlâsı [kurtulması], -din-i mübin saliklerinin te’ali ve terakkileri [yükselme ve ilerleme] gayesiyle her Müslüman’ın göğsünü iftiharla kabartan, ebedî düşmanlarımıza karşı açtığınız parlak mücahedenizi, öteden beri an-samim’ül-kalb [kalbimizin olanca samimiyeti] ve kemal-i dikkatle takib ediyoruz.
Türkiye’nin akdettiği mütarekeden sonra akur [kudurgan] düşmanları tarafından hakk ve hayatı nez’ [yok] edilerek bütün alem-i İslâm başından [v] urulmak siyaseti ta’kib ediliyor. Tahakkuk eden bu hakikate karşı kelime-yi tevhid altında birleşen her Müslüman’a düşen son bir vazife-yi diniye var ki, o da hakir yaşamaktansa, arslan gibi ölmek ve mübarek dini ve vatanı, kıyamete kadar payidar [var] etmektir.
Bugün düşmanın pay-i tecavüzüne [tecavüz çizmesine] l ma’ruz bulunduğumuzdan, şimdilik Türkiye haricinde ve din kardeşlerimizle tesis-i münasebatın daha müsa’id olduğu bir mahalde, bütün Müslümanları ihtilâle sevk ile esaretten kurtulmalarını ihzar [hazırlamak] içün, vücuda getirdiğimiz İslâm İhtilâl Cem’iyetleri İttihadı teşkilâtını ikmal ile meşgulüz.
Bu ana kadar muhaberemize en büyük mani’, arzettiğimiz bu meşgale-yi kesiredir [meşgalemizin çokluğudur]. Kemal-i azimle çalışılarak cem’iyetin rasin [sağlam] temellerinin kurulduğunu ve yer yer bütün İslâmların sakin olduğu memleketlerde, teşkilât vücuda getirildiğini size tebşir etmekle [müjdelemekle] bahtiyarız.
Cem’iyetin nizamnamesini hamil-i mektub kardeşimizle gön deriyoruz. Bu hususta lazım gelen tafsilâtı mumaileyh [bahsi geçen] kardeşimiz verecektir.
Bu tahrirat [yazı] ilk tesis-i münasebet içün olduğundan, merkez-i umumi namına imzaya selâhiyetdar arkadaşların asıl isimleriyle imzalanmıştır. Bundan sonra geleceklerde Enver Paşa, Ali; Nazım Bey, Rüstem nam-ı müsteariyle [takma adıyla] evrakı imza edeceklerdir.
Kemal-i hürmetle gözlerinizden öper, Hakk yolunda ve mukaddes gayede muvaffakıyetinize dua ederiz.
Merkez-i Umumi-yi İslâm İhtilâl Cem’iyetleri İttihadiyesi”
Orta Doğu ve Kafkaslar’daki İngiliz-Rus nüfuz rekabeti, Mart 1921 yılında yapılan anlaşmayla sona ermiştir. Tarihler Şubat 1921’i gösterdiğinde Sovyet tarihi ve onun eksenindeki dünya tarihi açısından önemli bir gelişme yaşandı. Mart 1921’de İngiltere ile imzalanan ve Anglo-Sovyet Ticaret Anlaşması’nın onaylanması, Gilan Sovyeti’nin de sonunu getirir. Anlaşma kapsamında Sovyetler buradaki yönetime olan desteğini çektiler.
Bu tarihten sonra İngiltere ve Sovyetler hiç karşı karşıya gelmemiştir. Özünde İngiltere’nin Sovyet Rusya’ya karşı duyduğu rejim ihracı korkusu; Sovyet Rusya’nın da yeni kurulan devletin geleceği endişeleri yüzünden bu anlaşmaya gidilmiştir. Sovyet Rusya anlaşmadan sonraki dönemde, Gilan gibi daha önce komünizmin gelişmesi adına desteklediği hareketleri yalnız bırakmıştır.
Kızıl Ordu askerleri komünist parti yönetimini de yanlarında götürerek geri çekildiler. Tahran yönetiminin baskısı altında bu kısa ömürlü sovyet feshedildi ve Eylül 1921’de çöktü. Cengeliler ve Küçük Han ise teslim olmadı ve geldikleri yer olan ormanlarda çarpışmaya devam ettiler. Ancak moralleri oldukça düşmüştü ve güçlerini yavaş yavaş kaybettiler.
1921 Mayıs ayı sonlarında İran’da, Seyit Rıza başbakanlıktan düşürüdü. Bu dönemde kuvvetlerini toplayan Albay Rıza birliklerini Gilan’a doğru mevzilendirdi. Fakat yine de bölgede bulunan takviye edilmiş Kızıl Ordu birliklerinden çekinmektedir. Kızıl Ordu birlikleri, 8 Eylül 1921‘de Lenin’in emriyle çekildiler. Bu durum, Mirza Küçük Han’ın başında bulunduğu gerillaların moralini bozdu. Gerek güç yönünden, gerekse moral yönünden zayıflayan Mirza Küçük Han birlikleri, bölgelerini tutamadılar.
Mirza Küçük Han, Albay Rıza Han birliklerine teslim olmadı. Cengeli içlerine doğru kaçtı. Onu bulduklarında, soğuktan donmuştur. Kafası kesilir ve Tahran sokaklarına götürülerek dolaştırılır.
Ekrem Hayri PEKER
…
KAYNAKÇA
- Aydemir, Şevket Süreyya, Enver Paşa, İstanbul-1975
- Bardakçı, Murat, Enver Paşa, İstanbul-2015, İş Bankası Kültür Yayınları
- Birinci Doğu Halkları Kurultayı, Bakü 1920 (Belgeler), İstanbul-1999
- Çeliktepe, Atilla, Teşkilat-ı Mahsusa’nın Misyonu, İstanbul-2003
- Cemil, Arif, Birinci Dünya Savaşı’nda Teşkilat-ı Mahsusa, İstanbul-1997
- Çiçek, Hikmet. Dr.Bahattin Şakir, İstanbul-2007
- Enver Paşa’nın Anıları, Hazırlayan: Halil Erdoğan Cengiz, İstanbul
- Hiçyılmaz, Ergun, Teşkilat-ı Mahsusa, İstanbul-2014
- Kafkasya Konfederasyonu, Vesikalar ve Materyaller, Paris-1937
- Karaköse, Nejdet, Nuri Paşa, İstanbul-2012
- Mutbay, Mustafa, Kafkasya Hatıraları, Ankara-2007
- Peker, Ekrem Hayri, Teşkilat-ı Mahsusa’dan Kuşçubaşı Hacı Sami, İstanbul-2011
- Sorgun, Taylan, Halil Paşa, İttihat ve Terakki’den Cumhuriyete Bitmeyen Savaş, İstanbul
- Stoddard, P,Teşkilat-ı Mahsusa, İstanbul-1993
- Tetik, Ahmet, Teşkilat-ı Mahsusa II, İstanbul-2018
- Ülkü, İrfan, Enver Paşa, İstanbul-2005
- Küçük, Yalçın Türkiye Üzerine Tezler V, İstanbul
- Yalçın, Küçük, Sırlar, İstanbul-2006
- Yalçın, Küçük, Gizli Tarih, İstanbul-2006
- Yel, Selma, Yakup Şevki Paşa ve Askeri Faaliyetleri, Ankara-2002
- Yılmaz, Yunus, Turancı sosyalist Ethem Nejat, İstanbul-2012
https://www.belgeseltarih.com/osmanli-ve-teskilati-mahsusanin-muttefiki-kucuk-han/
MAKALEYE YORUM YAZIN
-
17.05.2020 Mezarında bile rahat bırakılmayan Şehzade Cem Sultan
-
09.05.2020 Lodos estiğinde uçaklar Bursa'ya inemezdi
-
09.05.2020 Bursa Basınından Uçan Daire Haberleri
-
18.04.2020 Bursa'nın Dağ Yöresinde Sinema
-
18.04.2020 Bir zamanlar Bursa'da deve güreşi de yapıldı
-
17.04.2020 Kültürpark'taki boa yılanları nasıl öldü?
-
17.04.2020 Bursa'da fil cinayeti! Arşivden yansıyanlar…
-
17.04.2020 Antik Çağlardan Günümüze Gelen Bir Kavim: Sahalar
-
10.04.2020 Yerel Basın Arşivi: Bursa defineleri nerelerde çıktı?
-
05.04.2020 Şeyh Bedrettin Vakası öncesi Rumeli'ne sürülen dini gruplar
-
05.04.2020 Bursa'ya sürgün edilen şeyhülislamlar
-
05.04.2020 Bursa'da medfun mollalar
-
27.02.2020 Pazırık Halısı ve Kurganı
-
27.02.2020 Tirilye Sinemaları
-
27.02.2020 Bursa'da Havayolu Taşımacılığı, Uçak Kazaları ve Anılar
-
27.02.2020 İnegöl'de müderrislik yapan mollalar
-
02.11.2019 Bir Mübadele Öyküsü: Langaza'dan Çeşnigir Köyü'ne
-
20.10.2019 Kızılbaş ayrımı Bursa'da başladı: Kızıl börk-Ak börk ayrılığı
-
20.10.2019 Nostalji… İnegöl Sinemaları…
-
06.08.2019 Kurşunlu sinemaları ve Kurşunlu'da bir gezinti
-
14.07.2019 Osmanlı Devletinin Kuruluşu: Aşiretten mi Yoksa Uç Beyliği mi?
-
10.07.2019 Bursa'da çekilen filmler
-
02.07.2019 Fergana
-
30.05.2019 Philips demek Eindhoven demek
-
29.05.2019 Utrecht'te Runik Yazı
-
28.05.2019 Bir Hollanda gezisi ve Rembrandt
-
28.05.2019 Bu dünyadan Hadi Türkmen geçti
-
28.05.2019 Mustafakemalpaşa'da Çekilen Filmler
-
25.05.2019 Kızılderililer ve Ön Türkler
-
27.04.2019 Keles Sinemaları (Nostalji)
-
14.04.2019 Memlûkler
-
14.04.2019 Osmanlı tahtına göz diken Giraylar
-
07.04.2019 Semerkand'dan Kastamonu'ya Astronom Şirvani
-
24.03.2019 Bursa Orhangazi Sinemaları
-
24.03.2019 Fransız tarihçilerin gözünden Osmanlılar'ın Mısır'ı fethi
-
16.03.2019 İznik Sinemaları ve Anılar
-
15.03.2019 Yenişehir, Anılar ve Sinemaları
-
13.03.2019 Osmanlı'da Nüfus Sorunu Üzerine
-
13.03.2019 Şeyh Bedrettin (1358/59 – 1416)
-
13.03.2019 93 Harbi (1877-1878) Öncesi Anadolu
-
09.03.2019 Unutturulan Cihangir Osmanlı Padişahı
-
09.03.2019 Halide Edip'in romanı… Mustafa Kemal Paşa ve "Vurun Kahpeye"
-
06.03.2019 Tankut Sözeri – Hayatı… Eserleri…
-
27.01.2019 Bursa Geçit'te Bir Sinema
-
05.01.2019 Padişah II. Mahmut Dönemine Farklı Bir Bakış
-
01.01.2019 Anadolu'dan Semerkand'a, Semerkand'dan Anadolu'ya bilime yolculuk
-
30.12.2018 Runik Yazıyı Okuyan Adam: Kazım Mirşan
-
30.12.2018 Meclis-i Mebusan'da bir oturum ve Ahmet Vefik Paşa
-
19.12.2018 Hüsnü Züber – "Yaşarken mezar taşını yaptıran adam!"
-
14.12.2018 Leon Cahun'a göre Avrupa'da Ön-Türk izleri
-
09.12.2018 Osmanlı'nın son Mekke Şerifi Ali Haydar Paşa, Fahrettin Paşa ve Medine Müdafaası
-
09.12.2018 Anna Komnena zamanında Balkanlarda Türkler
-
25.11.2018 Keles-Taşkent Hattı
-
25.11.2018 Malta Sürgünleri
-
25.11.2018 Malta'ya sürülmeden Samsun'a
-
18.11.2018 Sinema işletmecisi Bahri Akkuşoğlu'nun gözünden Bursa'da sinema dünyası
-
18.11.2018 Katip Çelebi'nin izinden giden Bursalı müellif Mehmet Tahir Efendi
-
18.11.2018 Bursa'da Medfun Sadrazamlar ve Vezirler
-
13.10.2018 Kurtuluş Savaşı ve Demirkapı Köyü
-
13.10.2018 Rydakos Çayı'ndan İskele Mahallesi'ne Kocasu'nun yolculuğu
-
13.10.2018 Güllüce Köyü, Mustafakemalpaşa ve Anılar
-
12.10.2018 Yeniçeriler ve yeniçeri isyanlarına farklı bir bakış
-
25.09.2018 Bursa'da nostaljik bir gezinti
-
25.09.2018 Doğu Anadolu'da Kurulan Şuralar
-
25.09.2018 Emperyalizmin Tarih Anlayışı
-
26.08.2018 Batı Anadolu Halkı, İonlar
-
21.08.2018 Bursa'da son ipek filatürcü
-
21.08.2018 İngilizlerle ayrı bir barış antlaşması yapmak istiyordu, ölü bulundu
-
21.08.2018 Güvem Köyü'nden bir mucit
-
21.08.2018 "Herkes Geldi Ama Zuhram Gelmedi"
-
20.08.2018 Meyhane Kültürü – Bursa'da Meyhaneler
-
13.08.2018 Semerkant Rasathaneleri ve Medreseleri
-
24.07.2018 Kor Paşa, Çadır Yıkan Paşa, Bursa'yı Ayağa Kaldıran Paşa
-
24.07.2018 Yıldırım'ın ve Timur'un şairi Ahmedi
-
24.07.2018 TOY – Özbek Düğünü
-
15.07.2018 Bursa'nın Bayram Yeri: Pınarbaşı
-
15.07.2018 Enver Paşa'nın gerçekleşmeyen hayali: Resne'ye dönüş
-
15.07.2018 Tarih Yazımının Değişimi: 19. Yüzyıl
-
08.07.2018 Hemşinlilerin Kökeni… Doğu Ülkeleri Tarihinin Altın Çağı
-
08.07.2018 Kafkas arkeolojisi üzerine
-
08.07.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi'nin Türbesi Nasıl Yapıldı
-
08.07.2018 Türkiye'de Panayır Kültürü
-
08.07.2018 Bursa'da Gizli Nikah ve Sinemacı Bahri Eşiyok'un Gözünden Bursa Sinemaları
-
24.06.2018 Çerkeslerde Düğün-Yemek-Giysi Kültürü
-
24.06.2018 Binek taşları ve Bursa'daki son binek taşı
-
24.06.2018 Cumhuriyet ekonomisi başlarken
-
22.06.2018 Yeni komedi türü: Tarih kitaplarındaki çeviri hataları
-
19.06.2018 İpek Yolu Devletleri ve İpek Savaşları
-
17.06.2018 Kafkasya'dan İspanya'ya, Anadolu'dan Orta Doğu'ya dolmenler
-
17.06.2018 Evliya Çelebi'den günümüze Bursa'nın kıraathaneleri ve kahve kültürü
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Korosu
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Bandosu
-
16.06.2018 Kapalıçarşı yangınından sonra Yorgancılar Çarşısı nasıl açıldı
-
16.06.2018 2. Dünya Savaşı'ndan hüzünlü bir öykü: Kravat
-
16.06.2018 Osmanlı'nın kuruluş yıllarında Bursa'da sağlık
-
08.06.2018 İnegöl'de çekilen filmler
-
05.06.2018 Bizans ve Bursa İpekçiliği
-
05.06.2018 1.Dünya Savaşı'nda Batı Trakya
-
31.05.2018 İnegöl'de nostaljik bir gezinti ve Kent Müzesi
-
31.05.2018 Gemlik'in sinema geçmişine dair anekdotlar
-
23.05.2018 Misi Etnografya Evi
-
23.05.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi ve Kazım Baykal
-
16.05.2018 Bursalı Osmanlı tarihçisi Neşri
-
16.05.2018 Türkiye ve Dünyada Çerkes Diasporası
-
16.05.2018 Bursalı Tahir Bey ve Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey'in gözünden Karagöz ve Hacivat
-
08.05.2018 Kafkasya'dan Anadolu'ya: Zekeriya Efendi
-
08.05.2018 Bursa'dan Tamgalısay'a yolculuk notları
-
15.04.2018 Teşkilat-ı Mahsusa ve Türkistan
-
14.04.2018 Bulgar-Yunan çetelerine karşı… Son Osmanlı akıncıları
-
14.04.2018 Mary A. Walker'ın Bursa anıları ve Karadeniz boyundaki son Oğuz devleti
-
14.04.2018 Bursa'dan Kırım tahtına: İslam Giray Han
-
14.04.2018 Çerkes ve Gürcü köle ticaretinin yasaklanışı (1845-1855)
-
07.04.2018 Anadolu'da ‘Erken' Hurri Kültürü
-
07.04.2018 Ermeni tehciri üzerine
-
06.04.2018 Kuşçubaşı Hacı Selim Sami Bey (1877-1927)
-
05.04.2018 Onlar yaşarken efsaneydiler
-
04.04.2018 Adıgelerde Nart Efsaneleri
-
04.04.2018 Semerkant'tan Anadolu'ya
-
04.04.2018 Nexhaylar'ın kızı
-
04.04.2018 Kıpçak Ermeniler
-
03.04.2018 Vubıhlar / Ubıhlar
-
03.04.2018 Muy Mübarek
-
02.04.2018 18.Yüzyıl sonu Osmanlı-Kafkas ilişkileri ve Ferah Ali Paşa
-
02.04.2018 Yitirdiğimiz Osmanlı Kenti: Bursa
-
02.04.2018 Kurtuluş Savaşı'nda Batı Trakya'da Kuva-yı Milliye
-
30.03.2018 Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti (1917-1920)
-
30.03.2018 Kırım Hanları ve Çerkesler
-
30.03.2018 II. Beyazit döneminde Kafkasya
-
27.03.2018 Üçüncü Batı Trakya İdaresi
-
27.03.2018 Yeşim Taşı
-
27.03.2018 Boğanın boynuzları – Sümerler – "Tarih Türklerle Başlar"
-
26.03.2018 Bursa'da özel radyoculuğun öncülerinden Mehmet Önür-Cemal Elmas
-
26.03.2018 İkinci Batı Trakya Devleti
-
25.03.2018 Ürdün'den Bursa'ya Kafkas tarihçisi Mahmut Bi
-
25.03.2018 İstiklal mahkemelerinde "İzmir Suikasti" davası
-
25.03.2018 Harf Devrimi ve Millet Mektepleri
-
24.03.2018 Anadolu'ya yerleştirilen Kumanlar (Manavlar)
-
25.03.2017 Hükümet-i Muvakkate / Rodop Geçici İdaresi
-
16.03.2017 Harp tarihçilerimiz ve Bursalı Mehmet Nihat Bey (1886-1928)
-
22.05.2016 Denize atılan çiçekler: Kafkas sürgününe anma
-
03.04.2016 Özbekistan… Tarihini koruyamayan kent: Hokant…
-
26.03.2016 Ermeni Tehciri
-
25.03.2015 Eski Zağra Müftüsü'nün gözünden 93 Harbi