- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 16 May 2018, Wednesday 3:05
Kafkas kökenli yazarlara göre Türkiye, Suriye, Ürdün, Mısır, Tunus, Almanya, ABD, Irak, Libya, Yugoslavya, İsrail, Bulgaristan, İran, Japonya, Arnavutluk, Hollanda ve Körfez emirliklerinde 3 ila 5 milyon Kafkas kökenli insan yaşamaktadır.
Diasporayı ülkelere göre incelersek;
TÜRKİYE
Kurtuluş Şavaşı’na Çerkeslerin destek vermesine kızan İngiliz İşgal Komutanlığı İstanbul’daki Çerkes derneklerini kapatır.
Cumhuriyet Dönemi, Osmanlı’dan kalan tüm Müslümanları Türklük çatısı altında birleştirmek ister. Dönem dönem “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyaları açılır.
Anadolu’daki diğer halklar gibi taassup içinde olmayan, kadın-erkek ilişkilerine farklı bakan Çerkes halkı hızla şehirleşir Türkleşir. Rus düşmanlığının, ustaca Sosyalizm düşmanlığına çevrilmesi ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD-İngiltere ittifakının başlattığı Soğuk Savaş dönemi Çerkeslerin Türkleşmesini hızlandırır. Tarih kitaplarında Çarlık Rusyası=Sovyetler Birliği mantığıyla yazılır. Bu akıma Çerkes yazarlar da uydu. Sürgünün acısı hâlâ sürüyordu ve bu dönüşüm çok ustaca başarılmıştı. Oysa Sovyet desteği ile kurulan üç Çerkes cumhuriyeti anavatanda Çerkes varlığını ve kültürünü sürdürdü. Çerkesler kendi dillerinde okuyup, kendi dillerinde kitaplar yayınlarlar. Tarihlerini araştırırlar.
Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki iktidar mücadelesinde Çerkesler saf dışı bırakılır. Şüpheli vatandaş muamelesi görürler. 150’likler listesi, Manyas’tan 25 köyün sürülmesi ve bir o kadarının da sürülecekken vazgeçilmesi, toplumsal örfün XASE’nin hâkim olduğu ve bu yüzden neredeyse suç tabir edilen hiçbir olayın yaşanmadığı Çerkes köylerine karakollar kurulur. Çerkes ve Abaza köylerine Karadeniz Bölgesi’nden getirilen yurttaşlar yerleştirilir.
Bu acı sürgünde kendisinin Türk olduğunu söyleyen bir kadına yetkililerin, “Sen kal, ama kocan gidecek” cevabı hafızalarda yaşamaktadır.
Yetmişli yıllara kadar Çerkes kültürü köylerde muhafaza ediliyordu. Okullaşmanın artması ve ancak köylerden kentlere göç hızlanmasıyla, Çerkesce konuşan sayısı hızla azalır, çocuklar Türkçe konuşmaya başlarlar.
Önce Ubıhça kaybolur. Tevfik Esenç’le beraber biter. Sadece bir Fransız gelip, bu dilin son temsilcisiyle ilgilenip, kaydeder.
Oysa ordu, MİT ve Emniyet Teşkilatı’nın üst kademelerinde iki binli yıllara kadar Çerkesler hâkimdi.
12 Eylül 1980 yılındaki darbeden sonra kurulan dikta rejimi tüm dernekleri kapatır. İstanbul, Ankara ve Yalova dernekleri’nin yöneticileri bölücülükten yargılanırlar. 1981 yılında kızıma koyduğum isim yüzünden mahkemeye verilmekle tehdit edildim, bir yıl sonra kardeşim kızına koyduğu isim yüzünden mahkemeye verildi.
1960 sayımında Türkiye’de Çerkesce konuşan nüfus 147 bin kişi olarak belirtilir.
SURİYE
93 Harbi’nden sonra Balkanlar’dan ve İstanbul’dan binlerce Çerkes Suriye, Filistin ve Lübnan limanlarına gönderilir. Bu yolculuklarda yüzlerce kişi öldü. Tıka basa 3000 göçmenin tıka basa doldurulduğu Sphinx gemisinin yakalandığı fırtınada 40 kişi denize düşerek, 600 kişi de gemide çıkan yangında yaşamlarını yitirirler.
1878 Şubat ayı ve 1910 yılları arasında bugünkü Suriye topraklarına 60 ila 100 bin Çerkes yerleştirilir. Çerkesler Suriye’de; Golan Tepeleri’nde, Horan’da, Humus yakınlarında, Halep bölgesinde (Mumbuç, Rakka), Şam yakınlarında, Der-Zor ve güneyde Svedya kasabasında yerleşim yerleri kurarlar. Çeçenler ise Kamışlı yöresinde, Raseleyn, Resulayn’a yerleşirler. Suriye’deki gelişmeler Çerkesleri asimilasyona ve büyük kentlere göçe zorladı. Çerkesler Suriye ordusunda görev alırlar, Suriye’nin ilk cumhurbaşkanı Sultan II. Abdülhamit’in damadı Ahmet Nami’ydi. Bugün Çerkeslerin olduğu yerlerde iç savaş sürmektedir. (2014)
Çerkeslerin kendi dillerinde eğitim veren okulları, dergileri 1930’lara girerken kapatılır. Suriye’nin Fransızlardan bağımsızlığına yol açan ayaklanmanın önderleri Çerkes subaylardı.
6 Gün Savaşı diye bilinen ve 1967 yılında İsrail’in Golan Tepeleri’ni işgali ile son bulan savaşta en büyük darbeyi Golan Tepeleri’ndeki Kuneytra’da yaşayan Çerkesler yer. Yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalan Çerkesler Şam ve civarına, oradan ABD’nin New Jersey ve California eyaletlerine yerleşirler.
ÜRDÜN
1877-78 Osmanlı–Rus savaşından sonra Rusya Çerkeslerin Balkanlar’dan uzaklaştırılmasını ve Doğu Anadolu’ya yerleştirilmemelerini ister. Balkanlar’dan uzaklaştırılan Çerkesler bugünkü Suriye–Ürdün ve İsrail’in olduğu topraklara yerleştirilirler. Amman bölgesine ilk yerleşim 1868 yılında oldu. Kafkasya’dan Bulgaristan’a göç eden Şapsığlardan bir grup buraya yerleşir. Onları Abzeh, Bjedug ve Kabardey göç kafileleri izler.
Göçmenler deniz yoluyla Lübnan ve Filistin limanlarına gelip, buradan iç kısımlara göç ediyorlardı. Anadolu’dan küçük bir grup Halep – Şam yoluyla bölgeye gelmişti.
O günkü Amman çöl kıyısında terk edilmiş bir yerdi. Eski adı Rabbat Aman olan Amman’da harap bir cami vardı. Amman’ın toprağı verimli ama çevresi kuraktı. Bölgede harap vaziyette Roma döneminden kalma bir amfitiyatro vardı. Göçmen gelen Şapsığlar uzun bir süre burada yaşarlar.
Bölgeye son göçmenler 1900 yılında Şam üzerinden gelen Büyük ve Küçük Kabardey (Gilasteney) kökenli idiler.
1897-68 yılında yaşanmaz bir yer olarak fotoğrafı çekilen bölge 1907’de gelişmiş bir kent görünümü kazanmaya başlamıştı. Çerkeslere Mirza Paşa önderlik etmişti.
Çerkesler bölgede Amman’dan başka Vadisir, Suveyleh, Ceraş, Rusafya, Naur köylerini kurarlar. Göçmen gelen Çeçenler de Zarka köyünü kurarlar.
Göçmenlerin görevi Osmanlı Devleti’nin bölgeye hâkim olmasını sağlamaktı. Daha sonra bölgede yapılan demir yolunun korunması görevi Çerkeslere verilir.
Bölgeye yerleşen Çerkesler bedevi Arapların ve Dürzilerin sık sık saldırılarına uğruyorlardı. Bazen binlerce kişinin katıldığı bu çarpışmaların galibi Çerkesler olur.
Yerleşimciler köyleri kale gibi kuruyorlardı. Evler bitişik ve bir duvar gibi köyü çevreliyordu. Evler, bir evden diğer eve geçecek şekilde yapılıyordu. Köyün tek giriş–çıkış kapısı bulunuyordu. Gece olunca kapı kapatılır, gelen seslense de içeri alınmaz, çatılarda nöbet tutulurdu. Köye giremeyip, dışarda kalanlar çoğu zaman bedevi Araplar veya Dürziler tarafından öldürülmüş olarak bulunurdu.
Amman bölgesine yerleşim planlı olarak yapılmıştı. Yerleşimler merkeze 15 kilometre uzaklıktaydı.
Demir yolunun gelmesi bölgeyi zenginleştirir. Zenginliğin koruyucusu Çerkeslerdi. Çerkeslerle bölgedeki bedeviler arasında çatışmaların nedeni, bedevilerin ekili topraklarda hayvan otlatmasıydı. Çatışmalardan sonra bölgenin etkin kabilelerinden Banu-Sahr ile barış sağladılar. Bunu diğer kabilelerle yapılan anlaşmalar izler.
1910 yılında Çerkes önderlerden Vasfi Mirza Paşa, Hicaz –Şam demir yolunu korumak için 300 Çerkes atlısından oluşan gönüllü taburu kurar. Bu tabur Suriye’nin Karak şehrinde çıkan Arap isyanını bastırır.
1918 yılında Çerkes taburu Süveyş’te İngilizlerle savaşır. İngilizlerin Filistin’e yaptığı taaruza Çerkesler direnir. Ancak bölgedeki Araplar ayaklanır. İngilizlerin taaruzu karşısında yenilen Dördüncü Osmanlı ordusu Şam’a çekilir. Amman İngilizlerin eline geçer. Şehirdeki Çerkes ileri gelenleri Osmanlı yanlısı olmak, onlara hizmet etmek suçlamasıyla tutuklanır.
İngilizler, Çerkeslerin yaşadığı Vadisir köyünü büyük kayıp vererek ele geçirir. Mirza Paşa’nın komutasındaki gönüllü taburu Osmanlı ordusuyla beraber Suriye’ye çekilmiş, Fransız askerleriyle çarpışıyordu.
Şerif Hüseyin’in oğlu önce Suriye, sonra Irak Kralı olan Faysal, Mirza Paşa’ya bir telegraf göndererek savaştan çekilip, Amman’a geri dönmesini ister. Çerkesler belki ilk defa akıllı davranıp savaştan çekilirler.
İngilizler bölgede Manda idaresi kurup, daha sonra bu toprakları Filistin ve Ürdün olarak ikiye bölerler. Çerkesler bağımsız bir Ürdün devleti kurulmasını destekliyorlardı. Bölgedeki bedevi kabile reisleri kendilerinin bu devletin başında olmasını istiyorlardı. Bu nedenle Şerif Hüseyin’in oğlu Kral Abdullah’a düşmanca tavır alırlar. Buna karşılık Çerkesler, Kralı ve Haşimi hanedanını desteklerler.
1923 yılında bölgedeki aşiret liderleri isyan eder. Çerkes savaşçılar toplanarak kralı korurlar, isyanı bastırırlar.
Kurulan Trans–Ürdün Haşimi Emirliği’nin bürokrasisini, Kralın muhafız gücünü ve ordunun üst kademesini Çerkesler oluşturur.
Ürdün’e tarımı, el sanatlarını, bağcılık ve meyveciliği Çerkesler getirmişti. Kısa sürede bölge huzur içine girdi, zenginleşti.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliğinden kaçan Şapsığ, Bjeduğ ve Kabardeyler Ürdün’e sığındı. Kral Abdullah Çerkeslerin rahatça Ürdün’e gelmeleri için çaba gösterir.
Ürdün’deki Haşimi Hanedanı, Çerkeslerin büyük desteği ile ayakta durmaktadır.
IRAK
Çerkesler veya Irak’taki Kuzey Kafkasya kökenli insanların toplam sayısı 30.000 ve 50.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bağdat’ta 30.000 Adıge ailesi olduğu bildirilmiştir. Birçok Kuzey Kafkasyalının Araplar ve Kürtler tarafından asimile olduğu anlaşılmaktadır. Dağıstan asıllı Irak’taki Kürt ve Arap aşiretleri de vardır. Çeçenler Kuzey Kafkas kökenli Iraklıların dörtte üçünü oluşturmaktadır.
Önce Sivas ve çevresine yerleşen Çeçenler daha sonra Suriye ve sonunda Irak topraklarına göç etmişlerdir. Önce Musul’a giren aileler daha sonra Irak’ın orta bölgelerine doğru inerek Tikrit’in karşı yakasında bulunan Dicle Nehri’nin batısındaki Kelek bölgesine yerleşmişlerdir. Buradan Irak’ın çeşitli bölgelerine yayılan Çerkesler, Kerkük, Diyala, Anbar (Felluce) ve Bağdat çevrelerinde yaşamaya başlamışlardır Bunun yanı sıra, zorunlu göç öncesi ve sonrasındaki kısa sürede Kuzey ve Güney Dağıstan’dan göç eden aileler de Duhok, Erbil ve Süleymaniye’ye yerleşmiştir.
El-Dağıstanlı, El-Shishani (Çeçen), ElSharkas (Çerkes) gibi soyadlar Kuzey Kafkas kökenli Iraklılar arasında yaygındır.
Kuzey Kafkasyalılar güneyde Basra olmak üzere Kuzey’deki Dohuk şehrine kadar Irak’ın her yerine yerleşmiştirler. Büyük topluluklar halinde bulunuyorlar.
Çerkesler,Necef, Hilla, Musul, Kut, Basra, Tikrit, Erbil, Nasıriye, Divaniye, Dohuk, Ramadi, Amarah, Tuzhurmatu küçük topluluklar ile Bağdat, Süleymaniye, Diyala, Kerkük ve Felluce gibi şehir Adıgeler genelde şehirlerde yaşıyorlar. Kerkük, Musul, Bağdat ve Felluce’de Abzeh, Kabardey ve Şapsığlar var. Kerkük’te Abzeh ve Kabardeyler yaşıyordu. Bağdat’ta bin, Musul’da bin, toplamda tahmini 5 bin Adige bulunuyordu.
Bağdat’ta bir Çeçen Mahallesi ve Irak genelinde birçok Çerkes köyü vardı.
2004 yılında Iraklı, Çeçen, Dağıstanlı ve Çerkesler Al-Tadamun adlı Kafkas toplumu derneği Kerkük’te kuruldu. Bu kültürel organizasyon Kuzey Kafkas kültürünü bir araya getirmeyi amaçlamakta.
Güney Kafkasya kökenli birçok halk Irak’a yerleşmiştir. Gürcüler aynı zamanda Irak’a yerleşmiş ve 18. ve 19. yüzyıllar (1704-1831) boyunca ülke yönetiminde söz sahibi olmuşlardır. Irak’ı 1932 ile 1933 yılları arasında yöneten başbakan Naci Şevket Gürcü asıllı idi. Diğer bilinen Kafkas kökenli devlet adamları: Yasin el-Haşimi- Irak Başbakanı (1924-1925 ve 1935-1936), Hikmet Süleyman- Irak Başbakanı (1936–1937), Tahir Yahya- Irak Başbakanı (1963–1965 ve 1967–1968).
İSRAİL
Burada yaşayan Çerkesler Yunan–Bulgar sınırındaki Maravel bölgesinde on yıl yaşadıktan sonra Filistin’e göç etmek zorunda kalmışlardı. Göçmenler Filistin’de Kfar-Kama, Reyhaniye ve Kisariye köylerini kurarlar. Kisariye köyüne “Çerkes Harap” adı verilmiştir. Bunun sebebi gelen göçmenlerin sıtmadan kırılmalarıydı.
İsrail’de günümüzde 7–8 bin Çerkesin yaşadığı sanılmaktadır. Buradaki Çerkesler kendi dillerinde eğitim öğretim görmektedir. Ancak Arap olmadıkları için Çerkes erkek ve kızları zorunlu askerlik yapmaktadırlar.
MISIR
Türk kökenli Memlüklerin Mısır’ı ele geçirip, Kölemenler Devleti’ni kurduktan, bir asır geçmeden yönetime Çerkes Memlükler hâkim oldular. Çerkes Memlükler iktidara geldiklerinde, Moğollar, Türk ve İslam devletlerini yıkarak, Bağdat’a kadar gelmişlerdi. Moğollar Bağdat’ı yıkarak Abbasi Halifeliği’ne son vermişlerdi. Anadolu Selçuklu Devleti de Moğollara tabi olmuştu.
Baybars’ın önderliğindeki Çerkes Memlükler, Moğolların yenilmezliğine son verirler. Moğolları bozgundan bozguna uğratarak, Kudüs’ü, Suriye’yi, Elbistan-Malatya bölgelerini kurtarırlar.
“Mısır’da 1382-1517 yılları arasında hüküm süren Çerkes Memlükleri Devleti’nin kurucusu Sultan Berkuk’tur. Sultan Berkuk, Çerkeslerin Kesa kabilesine mensuptur. Mısır’a Kırım üzerinden getirilmiştir. Berkuk sultan olunca babası Anas’ı Çerkesya’dan getirtir ve emir unvanı verir. Hristiyan olan Anas, burada Müslüman olur. Sultan Berkuk babasından başka ablası ve yaşlı kadın akrabalarını ve cariyeler getirir”.(İbn-i Tagriberdi:252-255:2013)
Bu örnek bize Çerkesya ve Mısır arasında ilişkilerin sürdüğünü göstermektedir. Mısır’a getirilen Adigeler anavatanlarıyla ilişkiye geçmişlerdir. Köle olanların dışında kendi istekleriyle Mısır’a çok sayıda Adige gelip, görev almış olabilir.
Osmanlılarla dostluk ilişkisinde olan bu devlet II. Selim tarafından ortadan kaldırılır. Mısır, Osmanlı Devleti’nin eline geçtiyse de yerel iktidar Çerkes Memlüklerde kaldı. Mısır’a Kafkasya’dan Çerkes ve Gürcü akını devam etti.
Napolyon idaresindeki Fransızlar Mısır’ı işgale geldiğinde savunma olarak karşılarında Çerkes beylerinin yönettiği süvarileri buldular. Topları olmayan, gece baskın yapmayı korkaklık gören Çerkes süvariler, 21 Temmuz 1798 tarihinde yapılan ve piramitlerin gölgesinde gerçekleştiği için tarihe “Ehramlar Savaşı” olarak geçen bu savaşı kaybettiler. Bu savaş dünya tarihine, topçu ve piyade desteği olmadan süvarilerin ateşli silahlarla techiz edilmiş bir orduya karşı yaptığı son savaş olarak geçti.
Kafkasya ve Balkanlar’dan sürgün edilen Çerkesler şeklen Osmanlıya bağlı, fiilen bağımsız olan Mısır’ı yöneten Hidivler tarafından Mısır ordu ve polisinde görev almaları için davet edilirler (Osmanlı Devleti’ne bağlı olan Mısır Hükümdarlarına Hidiv unvanı verilmiştir. Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra kral unvanını aldılar).
Böyle bir göç, Mısır’ı siyasi ve ekonomik olarak güçlendireceği için İngilizler engel oldular. Arap milliyetçilerini kışkırttılar. Hidiv’i İngiliz ve Fransız işbirlikçiliği ile suçlayan Arap milliyetçileri ayaklanıp, Hidiv’i devirdiler.
Bürokrasiyi elinde tutan Çerkeslerin, Mısır’ı Osmanlı sultanına bağlamaya yönelik girişimi bastırıldı. İngilizler Mısır’ı işgal ederek manda idaresi kurdular. İşgalden sonra İngilizler Osmanlıya yakın gördükleri Çerkesleri etkili görevlerden uzaklaştırıp, yerlerine kendilerine yakın, işbirlikçi Arapları getirdiler.
Arap isyanına destek verenlerin başında İttihat ve Terakki’nin askeri önderlerinden Aziz Misri (Shapli) vardı. Enver Paşa’yla Libya’da İtalyanlara karşı savaşan Aziz Misri, Enver Paşa’nın Balkan savaşından sonra İstanbul’a dönmesi üzerine kumandayı ondan devir alıp, İtalyanlara karşı savaşı yürütmüştü. Ancak daha sonra mücadeleye destek veren Sunusi ailesiyle anlaşamamış, emrindeki askerler ve harcaması için bırakılan parayla Libya’dan Mısır’a geçip, İngilizlere teslim olmuştu.
Aziz Misri İstanbul’da askeri mahkemede yargılanıp, idama mâhkum edilmiştir. İdam cezası affedilip, 1914 yılı başında doğum yeri olan Mısır’a geri gönderilmişti.
Birinci Dünya Savaşı sürerken 1916 yılı başında Aziz Misri İngiliz Savunma Bakanı Lord Kitchener’e yazdığı mektup ta “Arap Ortadoğusu’na tam ve gerçek bağımsızlık vermedikçe bölgede başarılı olamayacağını” yazmıştı.
KOSOVA
Kosova’nın Kayıp Çerkesleri, Rusya Federasyonu’na bağlı özerk Adigey Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı Aslan Carım’ a 1998 baharında Kosova’dan gelen acil yardım çağrısı içeren bir mektup ulaşır. Mektupta kendilerini Çerkes olarak tanımlayan bir grup insan “kapılarına dayanan savaş ve soykırımdan kurtarılmalarını, tarihi vatanları Adigey’e geri dönüşlerinin sağlanmasını” isterler.
Aslan Carım, derhal Moskova ile irtibata geçer. Moskova’nın yardımım gecikmez ve Kosova Çerkeslerinin birinci kafilesi 1999 yaz sonlarında Adigey’e ulaşır.
Onlar için Maykop yakınlarında kurulan köye Çerkesçe’ de “mübarek, mutlu ve aydınlık” anlamına gelen Mefehable adı verilir.
Kosova’da Priştine ile Vuçitern arasındaki Donje Stanovça ve yakınındaki Miloşevo köyünde 600-700 kadar Kafkasyalının yaşadığı tahmin ediliyor. Bölgedeki Lab denilen derenin adı Çerkesce nehir anlamına gelen Lap kelimesinden gelir.
Tarihçi Kemal Karpat’a göre 400-600 bin kadar Çerkes Balkanlar’da Kuzey ve Orta Dobruca, Tulça, Babadağ, Köstence, Varna, Niş, Sofya, Rusçuk, Nicopolis, Vidin, Silistre, Şumnu; Makedonya’ da Selanik, Serez, Larissa çevreleri ve Kosova Ovası’na yerleştirilmiş. Mileşevo’ nun da bulunduğu bölgede 50 kadar Çerkes köyü kuruldu. Toplam nüfusları 12-15 bin kadardı.
Kosova Çerkeslerinin eli silah tutanları 1876 Bulgar ayaklanması ve Osmanlı-Rus Savaşı’nda Osmanlı kuvvetleri içerisinde yer aldı.
1912’de Sırpların Kosova’yı işgali ile Çerkeslerin neredeyse tamamı Türklerle birlikte bölgeyi terk ederek Anadolu’ ya geçti. Kosova’ da iki Çerkes köyü kaldı.
Şimdi Kosova’da 300-350 kadar Çerkes kaldı. Arnavut nüfus içerisinde hızla eriyor. Çerkesçeyi bilenlerin sayısı giderek azalıyor. Çerkesler bir azınlık oluşturamayacak kadar az oldukları için Kosova’da azınlıklara tanınan haklara sahip değil. Çocuklarına kendi dillerinde eğitim veremiyor. Arnavutça eğitim alan çocuklar Çerkesçeyi bilmiyor.
YUNANİSTAN
Balkan Savaşı’nda Yunanlıların işgal ettiği topraklarda Çerkesler yaşıyordu. Ayrıca Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbul yanlısı olan bazı Çerkesler Yunanistan’a sığınmıştı. 1923’lerden sonra bu Çerkesler, Makedonya’da Ptolemaida, Veria (Kara Fere) ve Çamlı köylerine yerleştirilmişler. Aile başına kendilerine birkaç dönüm tarla, birer inek verilmiş. Bir kısmının 1924’lerden 1948’lere kadar Makedonya’dan Batı Trakya’ya gelip yerleşmişler. Büyük çoğunluğu o üç köyde yaşamaya devam etmiş. İkinci Dünya Savaşı sonlarına doğru İtalya’ya kaçan bazı ailelerin olduğunu ve bu ailelerin Kafkasya’dan gelip buraya yerleştiklerini Kadir Natko’nun yazdığı “Kafkasya’da ve Kafkasya Dışındaki Çerkesler” kitabından öğreniyoruz.
Yunan işbirlikçisi Çule İbrahim ve yandaşları etkilediği Çerkesleri Yunanistan’a götürdü. Atina yakınlarında kurulan üç köye yerleştirildiler.
İç savaş bitmek üzereyken, bir gece üç Çerkes köyüne silahlı kişilerce saldırı düzendi. Sağ kurtulanlar Türkiye’ye başvurdu ve Türkiye’ye döndü. Batı Trakya’ya yerleşmiş Çerkesler de Türkiye’ye döndü. Şu an için Yunanistan’da Çerkeslerin yaşayıp, yaşamadığını bilinmiyor.
TUNUS:
Tunus’ta Çerkes ve Gürcülerden oluşan Memlükler yarı bağımsız olan bu beyliğin yönetimini ellerinde tutuyorlardı. Çerkesya doğumlu Hayrettin Paşa, Tunus’ta yönetimi Tunus beyinin Başbakanı olarak elinde tutuyordu. Tunus’un bağımsızlığını Fransızlara karşı korumak için İstanbul’a destek aramaya geldi. Burada sadrazamlığa yükseldi (1878). Dürüstlüğü ve reformculuğu yüzünden Sultan Abdülhamit’le ters düşünce istifa etti. Onun görevden alınmasından sonra 1881 yılında Fransızlar Tunus’u işgal ettiler. Bu işgalle birlikte Tunus’ta Kafkasyalıların etkisi zaman içinde yok oldu.
ABD:
ABD’ye ilk Çerkes göçü Rus devriminden sonra olmuştur. İstanbul’dan gelen göçmenler, İstanbul’un işgalinden sonra ABD’ye göç etmeye başladılar. İlk göçmen grubu 1 Ağustos 1923 tarihinde New York’a ulaştı. İkinci göçmen grubu İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlara esir düşen Kafkasyalılardan oluşuyordu. Almanya’daki Kafkasyalıların büyük bir çoğunluğu Kızılordu’ya teslim edildi. Hemen hemen hepsi kurşuna dizilerek idam edildiler.
Amerika’daki Çerkesler Paterson kentinde yoğun şekilde yaşamaktadırlar.
Üçüncü göç dalgası ellili yıllardan sonra bireysel göçler şeklinde başlamıştır.
https://www.belgeseltarih.com/turkiye-ve-dunyada-cerkes-diasporasi/
MAKALEYE YORUM YAZIN
-
17.05.2020 Mezarında bile rahat bırakılmayan Şehzade Cem Sultan
-
09.05.2020 Lodos estiğinde uçaklar Bursa'ya inemezdi
-
09.05.2020 Bursa Basınından Uçan Daire Haberleri
-
18.04.2020 Bursa'nın Dağ Yöresinde Sinema
-
18.04.2020 Bir zamanlar Bursa'da deve güreşi de yapıldı
-
17.04.2020 Kültürpark'taki boa yılanları nasıl öldü?
-
17.04.2020 Bursa'da fil cinayeti! Arşivden yansıyanlar…
-
17.04.2020 Antik Çağlardan Günümüze Gelen Bir Kavim: Sahalar
-
10.04.2020 Yerel Basın Arşivi: Bursa defineleri nerelerde çıktı?
-
05.04.2020 Şeyh Bedrettin Vakası öncesi Rumeli'ne sürülen dini gruplar
-
05.04.2020 Bursa'ya sürgün edilen şeyhülislamlar
-
05.04.2020 Bursa'da medfun mollalar
-
27.02.2020 Pazırık Halısı ve Kurganı
-
27.02.2020 Tirilye Sinemaları
-
27.02.2020 Bursa'da Havayolu Taşımacılığı, Uçak Kazaları ve Anılar
-
27.02.2020 İnegöl'de müderrislik yapan mollalar
-
02.11.2019 Bir Mübadele Öyküsü: Langaza'dan Çeşnigir Köyü'ne
-
20.10.2019 Kızılbaş ayrımı Bursa'da başladı: Kızıl börk-Ak börk ayrılığı
-
20.10.2019 Nostalji… İnegöl Sinemaları…
-
06.08.2019 Kurşunlu sinemaları ve Kurşunlu'da bir gezinti
-
14.07.2019 Osmanlı Devletinin Kuruluşu: Aşiretten mi Yoksa Uç Beyliği mi?
-
10.07.2019 Bursa'da çekilen filmler
-
02.07.2019 Fergana
-
30.05.2019 Philips demek Eindhoven demek
-
29.05.2019 Utrecht'te Runik Yazı
-
28.05.2019 Bir Hollanda gezisi ve Rembrandt
-
28.05.2019 Bu dünyadan Hadi Türkmen geçti
-
28.05.2019 Mustafakemalpaşa'da Çekilen Filmler
-
25.05.2019 Kızılderililer ve Ön Türkler
-
17.05.2019 Osmanlı ve Teşkilatı Mahsusa'nın Müttefiki Küçük Han
-
27.04.2019 Keles Sinemaları (Nostalji)
-
14.04.2019 Memlûkler
-
14.04.2019 Osmanlı tahtına göz diken Giraylar
-
07.04.2019 Semerkand'dan Kastamonu'ya Astronom Şirvani
-
24.03.2019 Fransız tarihçilerin gözünden Osmanlılar'ın Mısır'ı fethi
-
24.03.2019 Bursa Orhangazi Sinemaları
-
16.03.2019 İznik Sinemaları ve Anılar
-
15.03.2019 Yenişehir, Anılar ve Sinemaları
-
13.03.2019 Osmanlı'da Nüfus Sorunu Üzerine
-
13.03.2019 Şeyh Bedrettin (1358/59 – 1416)
-
13.03.2019 93 Harbi (1877-1878) Öncesi Anadolu
-
09.03.2019 Unutturulan Cihangir Osmanlı Padişahı
-
09.03.2019 Halide Edip'in romanı… Mustafa Kemal Paşa ve "Vurun Kahpeye"
-
06.03.2019 Tankut Sözeri – Hayatı… Eserleri…
-
27.01.2019 Bursa Geçit'te Bir Sinema
-
05.01.2019 Padişah II. Mahmut Dönemine Farklı Bir Bakış
-
01.01.2019 Anadolu'dan Semerkand'a, Semerkand'dan Anadolu'ya bilime yolculuk
-
30.12.2018 Runik Yazıyı Okuyan Adam: Kazım Mirşan
-
30.12.2018 Meclis-i Mebusan'da bir oturum ve Ahmet Vefik Paşa
-
19.12.2018 Hüsnü Züber – "Yaşarken mezar taşını yaptıran adam!"
-
14.12.2018 Leon Cahun'a göre Avrupa'da Ön-Türk izleri
-
09.12.2018 Osmanlı'nın son Mekke Şerifi Ali Haydar Paşa, Fahrettin Paşa ve Medine Müdafaası
-
09.12.2018 Anna Komnena zamanında Balkanlarda Türkler
-
25.11.2018 Keles-Taşkent Hattı
-
25.11.2018 Malta Sürgünleri
-
25.11.2018 Malta'ya sürülmeden Samsun'a
-
18.11.2018 Sinema işletmecisi Bahri Akkuşoğlu'nun gözünden Bursa'da sinema dünyası
-
18.11.2018 Katip Çelebi'nin izinden giden Bursalı müellif Mehmet Tahir Efendi
-
18.11.2018 Bursa'da Medfun Sadrazamlar ve Vezirler
-
13.10.2018 Kurtuluş Savaşı ve Demirkapı Köyü
-
13.10.2018 Rydakos Çayı'ndan İskele Mahallesi'ne Kocasu'nun yolculuğu
-
13.10.2018 Güllüce Köyü, Mustafakemalpaşa ve Anılar
-
12.10.2018 Yeniçeriler ve yeniçeri isyanlarına farklı bir bakış
-
25.09.2018 Bursa'da nostaljik bir gezinti
-
25.09.2018 Doğu Anadolu'da Kurulan Şuralar
-
25.09.2018 Emperyalizmin Tarih Anlayışı
-
26.08.2018 Batı Anadolu Halkı, İonlar
-
21.08.2018 Bursa'da son ipek filatürcü
-
21.08.2018 İngilizlerle ayrı bir barış antlaşması yapmak istiyordu, ölü bulundu
-
21.08.2018 Güvem Köyü'nden bir mucit
-
21.08.2018 "Herkes Geldi Ama Zuhram Gelmedi"
-
20.08.2018 Meyhane Kültürü – Bursa'da Meyhaneler
-
13.08.2018 Semerkant Rasathaneleri ve Medreseleri
-
24.07.2018 Kor Paşa, Çadır Yıkan Paşa, Bursa'yı Ayağa Kaldıran Paşa
-
24.07.2018 Yıldırım'ın ve Timur'un şairi Ahmedi
-
24.07.2018 TOY – Özbek Düğünü
-
15.07.2018 Bursa'nın Bayram Yeri: Pınarbaşı
-
15.07.2018 Enver Paşa'nın gerçekleşmeyen hayali: Resne'ye dönüş
-
15.07.2018 Tarih Yazımının Değişimi: 19. Yüzyıl
-
08.07.2018 Hemşinlilerin Kökeni… Doğu Ülkeleri Tarihinin Altın Çağı
-
08.07.2018 Kafkas arkeolojisi üzerine
-
08.07.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi'nin Türbesi Nasıl Yapıldı
-
08.07.2018 Türkiye'de Panayır Kültürü
-
08.07.2018 Bursa'da Gizli Nikah ve Sinemacı Bahri Eşiyok'un Gözünden Bursa Sinemaları
-
24.06.2018 Çerkeslerde Düğün-Yemek-Giysi Kültürü
-
24.06.2018 Binek taşları ve Bursa'daki son binek taşı
-
24.06.2018 Cumhuriyet ekonomisi başlarken
-
22.06.2018 Yeni komedi türü: Tarih kitaplarındaki çeviri hataları
-
19.06.2018 İpek Yolu Devletleri ve İpek Savaşları
-
17.06.2018 Kafkasya'dan İspanya'ya, Anadolu'dan Orta Doğu'ya dolmenler
-
17.06.2018 Evliya Çelebi'den günümüze Bursa'nın kıraathaneleri ve kahve kültürü
-
16.06.2018 Osmanlı'nın kuruluş yıllarında Bursa'da sağlık
-
16.06.2018 2. Dünya Savaşı'ndan hüzünlü bir öykü: Kravat
-
16.06.2018 Kapalıçarşı yangınından sonra Yorgancılar Çarşısı nasıl açıldı
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Bandosu
-
16.06.2018 Bursa Kız Lisesi Korosu
-
08.06.2018 İnegöl'de çekilen filmler
-
05.06.2018 1.Dünya Savaşı'nda Batı Trakya
-
05.06.2018 Bizans ve Bursa İpekçiliği
-
31.05.2018 Gemlik'in sinema geçmişine dair anekdotlar
-
31.05.2018 İnegöl'de nostaljik bir gezinti ve Kent Müzesi
-
23.05.2018 Misi Etnografya Evi
-
23.05.2018 Mevlit Yazarı Süleyman Çelebi ve Kazım Baykal
-
16.05.2018 Bursalı Osmanlı tarihçisi Neşri
-
16.05.2018 Bursalı Tahir Bey ve Balıkhane Nazırı Ali Rıza Bey'in gözünden Karagöz ve Hacivat
-
08.05.2018 Kafkasya'dan Anadolu'ya: Zekeriya Efendi
-
08.05.2018 Bursa'dan Tamgalısay'a yolculuk notları
-
15.04.2018 Teşkilat-ı Mahsusa ve Türkistan
-
14.04.2018 Bulgar-Yunan çetelerine karşı… Son Osmanlı akıncıları
-
14.04.2018 Mary A. Walker'ın Bursa anıları ve Karadeniz boyundaki son Oğuz devleti
-
14.04.2018 Bursa'dan Kırım tahtına: İslam Giray Han
-
14.04.2018 Çerkes ve Gürcü köle ticaretinin yasaklanışı (1845-1855)
-
07.04.2018 Anadolu'da ‘Erken' Hurri Kültürü
-
07.04.2018 Ermeni tehciri üzerine
-
06.04.2018 Kuşçubaşı Hacı Selim Sami Bey (1877-1927)
-
05.04.2018 Onlar yaşarken efsaneydiler
-
04.04.2018 Adıgelerde Nart Efsaneleri
-
04.04.2018 Semerkant'tan Anadolu'ya
-
04.04.2018 Nexhaylar'ın kızı
-
04.04.2018 Kıpçak Ermeniler
-
03.04.2018 Vubıhlar / Ubıhlar
-
03.04.2018 Muy Mübarek
-
02.04.2018 18.Yüzyıl sonu Osmanlı-Kafkas ilişkileri ve Ferah Ali Paşa
-
02.04.2018 Yitirdiğimiz Osmanlı Kenti: Bursa
-
02.04.2018 Kurtuluş Savaşı'nda Batı Trakya'da Kuva-yı Milliye
-
30.03.2018 Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti (1917-1920)
-
30.03.2018 Kırım Hanları ve Çerkesler
-
30.03.2018 II. Beyazit döneminde Kafkasya
-
27.03.2018 Üçüncü Batı Trakya İdaresi
-
27.03.2018 Yeşim Taşı
-
27.03.2018 Boğanın boynuzları – Sümerler – "Tarih Türklerle Başlar"
-
26.03.2018 Bursa'da özel radyoculuğun öncülerinden Mehmet Önür-Cemal Elmas
-
26.03.2018 İkinci Batı Trakya Devleti
-
25.03.2018 Ürdün'den Bursa'ya Kafkas tarihçisi Mahmut Bi
-
25.03.2018 İstiklal mahkemelerinde "İzmir Suikasti" davası
-
25.03.2018 Harf Devrimi ve Millet Mektepleri
-
24.03.2018 Anadolu'ya yerleştirilen Kumanlar (Manavlar)
-
25.03.2017 Hükümet-i Muvakkate / Rodop Geçici İdaresi
-
16.03.2017 Harp tarihçilerimiz ve Bursalı Mehmet Nihat Bey (1886-1928)
-
22.05.2016 Denize atılan çiçekler: Kafkas sürgününe anma
-
03.04.2016 Özbekistan… Tarihini koruyamayan kent: Hokant…
-
26.03.2016 Ermeni Tehciri
-
25.03.2015 Eski Zağra Müftüsü'nün gözünden 93 Harbi