Ziya GÜNEY

Geçtiğimiz hafta sonu kentimiz ve Marmara bölgesindeki bazı kentler hızı yer yer 120-30 km yi bulan lodos sebebiyle büyük bir doğal afet yaşadılar.

Kentimiz Bursa ve bölgemizdeki diğer bazı kentlerde önemli can ve mal kayıpları yaşandı.

Dikkatimizi çeken hususlardan en önemlisi teknik alt yapının yer altına alınmamasıdır.

1989-1994 döneminde Nilüfer Belediye Başkanı seçildiğimiz dönemin hemen başında ilk icraatlarımızdan birisi Nilüfer’de konunun uzmanı olan bir heyete zemin etütlerini yaptırıp zeminin depreme karşı mukavemetini ölçtürmek olmuştu.

Diğer ikinci önceliğimiz de teknik alt yapıya (su kanalizasyon vs) başlamadan önce Büyük Şehir bünyesindeki Alt Yapı Koordinasyon merkezi AYKOME’yi toplantıya çağırmış ve galeri sistemini gündeme getirmiştim.

Bu toplantılarda kendilerine gelişmiş batı ülkelerinde en küçük yerleşim biriminden en büyüğüne kadar her birinde bundan 100 yıl öncesinden uygulanmasına başlanan galeri sistemini anlatmak ve planlı ve çağdaş bir kent olarak Nilüfer’de de bu sisteme geçmek gerektiğini detaylı olarak izah ettim.

Galeri sisteminde her kurum ve kuruluş kendisi ayrı ayrı teknik alt yapı yapmak yerine su, kanalizasyon, elektrik, doğalgaz hatta yüksek gerilim hatlarını müşterek olarak projelendirilip inşa edilecek yer altı galerisinden geçirmek suretiyle batılı standartlarda teknik alt yapı inşasını gerçekleştirmiş olacaktık.

Toplantıya katılan merkezi idareye ait müdürler, bölge müdürleri prensip olarak evet demelerine rağmen ülkemizdeki bürokratik engel ve formaliteler böyle bir çalışmayı maalesef engellemiş ve bir süre bekledikten sonra ilgili kurum ve kuruluşlardan olumlu cevap alınamayacağı kesinleşince de eski klasik usule dönmekten başka çare kalmamıştı.

Biz bu konuyu çağdaş bir kentte önemli teknik alt yapı yatırımlarının çeşitli sebeplerle mutlaka yer altına alınmasını ve ayrı ayrı değil müşterek olarak inşa edilmesi gerektiğini birçok defa ve çeşitli zeminlerde gündeme getirmeye çalışsak da aradan uzun yıllar geçmesine rağmen bu projemiz maalesef hayata geçirilemedi.

Eğer böyle bir sistemi gerek Bursa’da gerekse diğer kentlerimizde hayata geçirebilmiş olsaydık başta deprem olmak üzere rüzgar, yangın heyelan sel vs gibi doğal afetlerin meydana getireceği risklerden önemli ölçüde korunmuş olacaktık.

Galeri sisteminin faydaları bununla da sınırlı kalmayacak yerleşim birimlerimizin içinden geçen gerek yüksek gerilim gerekse baz istasyonları vs’nin de elektromanyetik alan kirliliğinin insan sağlığına etkilerini en aza indirilecekti.

Bu sistemin maliyetinin de her bir alt yapının ayrı ayrı yapılmasından çok daha ekonomik olacağını ifade etmeye gerek görmüyoruz…